Vahiy Bölüm 8
'Yeryüzünün üçte biri yakıldı, ağaçların üçte biri yakıldı ve bütün yeşil otlar yakıldı.'

1Kuzu yedinci mührü açtığı zaman, gökte yaklaşık yarım saat kadar sessizlik oldu.

Rab İsa mirasını kaydeden vasiyetnameyi Babası’nın sağ elinden aldı (Vahiy 5). Sonrasında İsa bu tomarın ilk altı mührünü açtı (Vahiy 6). Dört farklı yargı getiren dört at ve bu atların binicileri, tomarın ilk dört mührü açıldığı zaman ortaya çıktı. Bu yargılar yedi yıllık sıkıntı süresinin ilk yarısında meydana gelecek olan belalardır. Rab İsa tomarın beşinci mührünü açtığı zaman, o zamana kadar öldürülmüş olan imanlıların canları seslendiler. Daha sonra tomarın altıncı mührü açıldığı zaman, Yuhanna yedi yıllık sıkıntı süresinin sonunda gerçekleşecek olan yargıları gördü. Vahiy 7 bölümünde iki grup insan görüldü. İlk grup Tanrı’nın seçtiği 144 bin tanıktan oluşuyordu. İkinci grup, büyük sıkıntıdan çıkmış olan çok sayıda şehitten oluşan bir kalabalıktı.

Vahiy 8 bölümünün birinci ayeti, Kuzu olan Rab İsa’nın tomarın son mührünü açmasını tarif ediyor. Mesih bu mührün açılmasıyla Mezmur 2’de Kendisine vadedilen mirasa sahip olacak: Dile benden, miras olarak sana ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim (Mezmur 2:8, Kutsal Kitap). Bu an, bütün insanlık tarihinin beklediği andır. Bu olayın büyük bir coşkunun ve sevincin sesiyle karşılanmasını beklerdik. Fakat bunun aksine, “gökte yaklaşık yarım saat kadar sessizlik oldu.” Bu sessizlik neden oldu? Beklediğimiz kutlama sesleri Vahiy kitabının sonraki bölümlerinde aşamalı olarak duyulacak (bkz. 11:15; 12:10; 19:1-6). Ancak bu noktada bir kutlama sesinin yerine sessizlik oldu. Olmak üzere olan olaylar gökte nefes kesici bir heyecanla beklenmekteydi.

Vahiy 8:1’deki sessizliğin daha kapsamlı bir anlamı da olabilir. Çünkü Yuhanna yedi yıllık sıkıntı süresinin ikinci yarısında gerçekleşecek olan olaylar hakkında henüz ayrıntılı bilgi almamıştı. Bölüm 6’daki anlatım, beşinci mührün açılmasından sonra doğrudan bu sürenin sonuna geçti. Oysa İsa’nın bahsettiği “büyük sıkıntı” bu sürenin son 3½ yılında meydana gelecektir (bkz. Matta 24:21, eski çeviri). Vahiy 8:1’de kaydedilen sessizlik, kitabın farklı bir bölümüne geçiş sağlıyor. Mesih’in Kral olarak ikinci gelişinden önce olacak olan olaylar hakkında derin ve daha ayrıntılı bilgi Vahiy 8-18’de Yuhanna’ya verilecek. Bu bölümler daha geniş bir açıklamayla Vahiy 6’da verilen özeti tamamlayacak.

2Ve Tanrı’nın önünde durmakta olan yedi meleği gördüm. Onlara yedi borazan verildi.

Yedi melek Tanrı’nın önünde duruyordu. Onlara birer borazan verildi. Tanrı, Hezekiel peygambere bir bekçinin görevini anlatırken bu kişinin yaklaşan bir tehlike hakkında halkı uyarması gerektiğini söyledi. Bekçi bir boru çalarak halkı uyaracaktı. Yuhanna’nın gördüğü yedi meleğin çalmak üzere oldukları borazanların seslerinin ardından yedi bela meydana gelecek. Bu borazanlar ve belalar Mesih’in dönüşünde gerçekleşecek olan büyük yargılardan önceki uyarılardır. Borazanlar meleklere verildi (bkz. 6:2,4,8,11;7:2). Çünkü Tanrı böylece Kendi planını gerçekleştiriyor.

3Altın buhurdanlığı olan başka bir melek gelip sunakta durdu. Tahtın önündeki altın sunak üzerinde bütün kutsalların dualarına katıp sunması için meleğe çok miktarda buhur verildi. 4Tanrı’nın önünde, kutsalların dualarıyla buhurun dumanı meleğin elinden yükseldi.

Yuhanna başka bir meleği de gördü. Bu meleğe çok miktarda buhur verildi. İsrail’in ibadet yeri olan buluşma çadırında görevli bir kâhin her sabah ve her akşam altın sunak üzerinde Tanrı’nın emrettiği buhuru yaktı (Mısır’dan Çıkış 30:7-8). Davut da, Duam önünde yükselen buhur gibi, el açışım akşam sunusu gibi kabul görsün! dedi (Mezmur 141:2, Kutsal Kitap). Altın sunakta yakılan buhur, Aracımız olan Mesih’in ettiği şefaati simgeliyor. Günahlarımız için kanıyla kefaret sağlamış olan Mesih’in ettiği aracılıkla bizim dualarımız Tanrı’nın önünde kabul görüyor.

Altın buhurdanlığı olan varlık Mesih değil, bir melekti. Mesih’e buhur verilmez. Buhur sadece bir simgedir. Mesih’in Kâhin olarak ettiği aracılık Kendisine ait bir haktır. Melek kendisine verilen buhuru “bütün kutsalların dualarına” kattı. Yukarıdaki ayet “kutsalların bütün dualarına” yazmıyor. Bu ayette bahsedilen dualar, insanların kişisel istekleri değildir. Bu dualar, Mesih’e iman etmiş olanların Tanrı’nın krallığının dünyada gerçekleşmesi için tarih boyunca ettikleri dualardır. Ayrıca, yukarıdaki ayet bu duaların meleğe verildiğini yazmıyor. Bu dualar zaten mevcuttu. Melek bu dualara Mesih’in ettiği aracılığı simgeleyen buhuru kattı. Ayet 4’te Tanrı’nın önünde yükselen dualar, 6:10’da seslenen şehitlerin feryadını içerir: “Kutsal ve hakikî olan Efendi, ne zamana dek yargılamazsın ve dünya üzerinde oturanlardan kanımızın öcünü almazsın?”

5Melek buhurdanlığı aldı, sunağın ateşiyle onu doldurdu ve yeryüzüne attı. Gök gürlemeleri ve sesler duyuldu, şimşekler çaktı ve bir deprem oldu. 6Yedi borazanı olan yedi melek borazan çalmaya kendilerini hazırladı.

Olayların sırası önemlidir. Vahiy 7:1’de gördüğümüz dört melek dünyanın dört rüzgarını, zarar verecekleri an gelene dek tutuyorlardı. Vahiy 8:2’de Tanrı’nın önünde duran yedi meleğe yedi borazan verildi. Ayet 3’te elinde altın bir buhurdanlık olan başka bir melek altın sunağa yaklaştı. Mesih’in aracılığını simgeleyen çok miktarda buhur bu meleğe verildi. Tanrı’nın krallığının dünyada gerçekleşmesini ve öldürülen imanlıların kanının öcünün alınmasını dileyen kutsalların duaları, meleğin kattığı buhurla Tanrı’nın önünde yükseldi. Bu dualar Tanrı’dan kabul gördü. Bu dualar kabul görünce sunakta duran melek buhurdanıyla sunaktan ateş alıp yeryüzüne attı. Hezekiel peygamber de buna benzer bir eylem gördü (Hezekiel 10:2). Bunun ardından gelen gök gürlemeleri, sesler, şimşekler ve deprem, çıkmak üzere olan fırtınanın belirtileriydi. Doğru zamanı bekleyen yedi melek borazan çalmaya kendilerini hazırladı. Her borazan çalındığında dünyada yeni bir bela meydana gelecek. Bütün bu olaylar Mesih’in ikinci gelişinden önce, Tanrı’nın planladığı sırayla gerçekleşecektir.

7Birincisi borazanını çaldı. Kanla karışık dolu ve ateş oluştu, yeryüzüne atıldı. Yeryüzünün üçte biri yakıldı, ağaçların üçte biri yakıldı ve bütün yeşil otlar yakıldı.

Tanrı, İsrail halkını Mısır’da yaşadıkları kölelikten kurtardığı zaman Firavun’un gösterdiği inadına karşı ateşle karışık dolu yağdırdı (bkz. Mısır’dan Çıkış 9:17-26). Yoel peygamber yedi yıllık sıkıntı süresinin ortasında İsrail’e karşı gerçekleşecek olan bir saldırı öngördü (bkz. Yoel 2:1-11). İsa da öğrencilerine bu saldırı hakkında konuştu (Matta 24:15-21). Mısır’da gerçekleşmiş olan beladan farklı olarak Yuhanna’nın gördüğü yargıda, yeryüzüne atılan dolu ve ateş kanla karışıktı. Bu kan, Yoel peygamberin öngördüğü ve Rab İsa’nın anlattığı saldırıda akıtılacak olan kanın Tanrı tarafından alınan öcünün ilk aşamasıdır.

İnsanlar dünyada var olmadan önce meleklerden biri olan Şeytan, Tanrı’ya karşı baş kaldırdı (Yeşaya 14:12-15; Hezekiel 28:13-17). Diğer meleklerin üçte biri Şeytan’ı izledi. Yedi yıllık sıkıntı süresinin ortasında Şeytan ve onu izleyen günahlı melekler yeryüzüne atılacaklar (Vahiy 12:3-4, 7-9). Vahiy 8-9 bölümlerinde anlatılan yargılarda, belli alanların üçte biri etkileniyor. Örneğin ilk borazan çalındığı zaman yeryüzünün üçte biri, ağaçların üçte biri ve bütün yeşil otlar yakıldı. Üçte bir oranı, Tanrı’ya karşı gelen, Tanrı’nın halkına karşı yapılan saldırıları tahrik eden İblis ve meleklerine yönelik bir yargı olabilir.

Yedi borazanın çalınışlarından sonra gelen yargılar gerçek, mecazî olmayan belalardır. Örnek olarak ayet 11’de, çok insan acılaşmış olan suları içmekten öldü. Fakat bu fiziksel belaların muhtemelen ruhsal anlamları da var. Yakılan ağaçlar dünyanın kötü önderlerini (bkz. 7:1), yakılan yeşil otlar dünyanın reddettiği yemyeşil çayırları (bkz. Mezmur 23:2) resmetmekte olabilir.

8İkinci melek borazanını çaldı. Yanan büyük bir dağa benzeyen bir nesne denize atıldı ve denizin üçte biri kan oldu. 9Denizdeki canlı varlıkların üçte biri öldü. Gemilerin üçte biri tahrip edildi.

İkinci melek borazanını çaldığı zaman Yuhanna, yanan bir dağa benzeyen bir nesnenin denize atıldığını gördü. Gelecekte olacak olan bu olay Tanrı’dan bir yargıdır. Yuhanna’nın gördüğü nesne, deniz ve gemiler mecazî veya simgesel değiller. Bu olay fiziksel olarak gerçekleşecek. Fakat diğer borazanların çalınmasından sonra gelen belaların olduğu gibi, bu olayın da ruhsal bir anlamı var. Vahiy kitabının yazılışından yüzlerce yıl önce Yeremya peygamber Babil kentiyle ilgili olarak şöyle dedi: Helâk edici dağ! sen ki, bütün dünyayı helak ediyorsun, RAB diyor, işte, ben sana karşıyım; ve elimi senin üzerine uzatacağım, ve seni kayalardan aşağı yuvarlıyacağım, ve seni yanmış bir dağ edeceğim. (Yeremya 51:25, eski çeviri). Yeremya Babil’in yıkılışını öngördü. Babil İmparatorluğu tarihte Medler tarafından yenildi. Fakat bu kötü kentin nihai yıkılışı hâlâ gelecektedir. Vahiy kitabı eski Babil kentinin tekrar var olacağını belli ediyor. Sahte Mesih’in ticaret merkezi olacak olan bu kent Tanrı tarafından yargılanacaktır: “Güçlü bir melek büyük bir değirmen taşına benzeyen bir taşı kaldırıp denize attı. Melek şöyle konuştu: ‘Büyük Babil kenti de aynı şekilde şiddetle atılacak ve asla bir daha bulunmayacaktır.’” (Vahiy 18:21). İkinci borazanın çalınmasından sonraki yargı sadece kısmîydi. Denizin sadece üçte biri kan oldu, denizdeki canlı varlıkların sadece üçte biri öldü ve gemilerin sadece üçte biri tahrip edildi. Bu kısmî yargı, Babil kentinin bütün olarak yok edilmesinden önce bir uyarıdır. Yuhanna’nın gördüğü kısmî yargı ve sonra gerçekleşecek olan Babil’in nihai yıkılışı adil ve uygundur. Gerçek Mesih’i ve O’nun sunduğu krallığı reddetmiş olan dünyanın boyun eğeceği sahte Mesih’in krallığı ve dünyasal zenginliği kalıcı olarak yok edilecek.

10Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten lamba gibi yanan büyük bir yıldız nehirlerin üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü. 11Bu yıldızın adına “pelin” denir. Suların üçte biri peline dönüştü ve acılaşan bu sulardan ötürü pek çok insan öldü.

Üçüncü melek borazanını çaldığı zaman bir yıldız gökten düştü. Ancak bu yıldızın kişisel bir adı vardı: “Pelin.” Gökten düşmüş olan başka bir yıldız hakkında Vahiy 9:1’de okuyacağız. Bölüm 9’daki yıldıza bir anahtar verilecek. Buna göre, Yuhanna’nın gördüğü “yıldızlar,” kişilikleri olan varlıklardır. Bu varlıklar meleklerdir.

Gökten düşen bir melek İblis’i izlemiş olan meleklerden biridir. Yuhanna’nın gördüğü “Pelin” adlı yıldız lamba gibi yanıyordu. Ayet 10’da bulunan “lamba” kelimesi Vahiy kitabında yalnızca bir kez daha kullanılıyor: “Tanrı’nın yedi Ruh’u olan yedi lamba, tahtının önünde ateşle yanıyordu” (Vahiy 4:5). Tanrı’nın Ruh’u kutsaldır. “Pelin” adlı melek kutsal değildir. Yıldız olarak görünen “Pelin,” lamba “gibi” yanıyordu. İnsanları aldatmak için Şeytan kendisi nur meleğinin suretine girer (2. Korintliler 11:14, eski çeviri). Yuhanna’nın gördüğü yıldız dünyanın nehirlerinin üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü. Meleğin düştüğü sular acı oldu. Bu suları içen çok insan öldü. Fiziksel olarak gerçekleşecek olan bu olayın ruhsal bir anlamı da var. İsa Mesih Kendisini “diri su” kaynağı olarak tanıttı (Yuhanna 4:10). O’nu reddetmiş olan dünya, Şeytan’ın aldatmalarından kaynaklanan acı suları içip mahvolacak. Üçüncü borazanın çalınışından sonra gelen zehirleme belası sadece kısmîydi (“suların üçte biri peline dönüştü”). Bu kısmî yargı, yaklaşmakta olan Tanrı’nın ebedî yargısını resmederek insanlara ciddi bir uyarı verir.

12Dördüncü melek borazanını çaldı. Güneşin üçte biri, ayın üçte biri ve yıldızların üçte biri vuruldu ki bunların üçte biri karartılsın, gündüzün de gecenin de üçte biri aydınlatılmasın.

İlk üç melek borazanlarını çaldığı zaman üç ani olay gerçekleşti: kanla karışık dolu ve ateş yeryüzüne atıldı, yanan büyük bir dağa benzeyen bir nesne denize atıldı ve lamba gibi yanan büyük bir yıldız gökten dünyanın sularına düştü. Bu üç olaydan dolayı gerçekleşen etkiler muhtemelen geçiciydi: yakılan yeryüzü tekrar filizlendi, kan olmuş olan deniz suları tekrar berrak oldu ve peline dönüşmüş olan sular tekrar taze akmaya başladı. Buna göre dördüncü meleğin borazanını çaldığı zaman meydana gelen olayın ani ve bu olayın etkisinin geçici olduğunu anlamamız doğru görünüyor. Bu yargıda güneş, ay ve yıldızlar gündüzün ve gecenin üçte birinde ışık vermediler. Bu fiziksel karanlığın ruhsal anlamı nedir? İsa şöyle dedi: Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur (Yuhanna 8:12, Kutsal Kitap). Mesih’i reddeden dünya karanlıkta kalacak. Bu kısmî ve geçici fiziksel karanlık, bir uyarıdır. İsa Mesih’in ikinci gelişinde Kendisine iman etmemiş olanlar tam ve kalıcı bir karanlığa mahkûm edilecekler (Matta 22:13; 25:30).

İlk dört borazanın çalınmasından sonra meydana gelen dört ani yargı nasıl gerçekleşecek? Yani, yeryüzünün sadece üçte biri, denizin sadece üçte biri, nehirlerin sadece üçte biri ve güneşin sadece üçte biri nasıl böyle etkilenebilir? Vahiy kitabının önceki bölümünü hatırlamalıyız. Yuhanna, Vahiy 7’de dünyanın dört rüzgarını tutan dört meleği gördü. Bu dört meleğe karaya ve denize zarar vermek için yetki verilmişti (7:1-3). Kuzey, güney, batı ve doğudan esen rüzgarların kuvvetleriyle yangınlar, kan olmuş olan deniz suları, peline dönüşmüş olan nehirlerin suları ve göğü karartan bulutlar kolayca yönlendirilebilir.

13Göğün yükseklerinde uçan bir kartal gördüm. Yüksek sesle, “Üç meleğin çalmak üzere olduğu diğer borazanların seslerinden dolayı yeryüzünde oturanların vay, vay, vay haline!” dediğini işittim.

Vahiy kitabının sonraki bölümünde diğer üç melek borazanlarını çalacak. Son üç borazan çalınınca üç büyük yargı sırayla meydana gelecek. Yuhanna’nın gördüğü kartal, bu üç yargının etkisi hakkında, “yeryüzünde oturanların vay, vay, vay haline!” dedi.

SONRAKİ BÖLÜM

ÖNCEKİ BÖLÜM

ANASAYFA