Ayet 1-8
1Bundan sonra dünyanın dört köşesinde duran dört melek gördüm. Ne kara ne deniz ne de hiçbir ağaç üzerine esmesin diye, dünyanın dört rüzgarını tutuyorlardı.
Rab İsa, Vahiy kitabının önceki bölümünde, aldığı tomarın ilk altı mührünü açtı. Kendisi bölüm 8’de tomarın son mührünü açacak. Bölüm 7’de bu mühürlerle ilgili olan anlatımın akışında bir ara var. Bu bölümde Yuhanna iki grup insanı görecek. Yuhanna’nın bu iki grubu bu noktada görmesi, önceki bölümdeki olaylar hakkında bize önemli bilgiler katacak.
Ayet 1’de Yuhanna, dünyanın her dört pusula noktasında duran birer melek gördü. Bu melekler, kara, deniz veya bir ağaç üzerine esmesin diye dünyanın dört rüzgarını tutuyorlardı. Ağaçlar neden kara ve denizle beraber seçildi? Ağaçlar diğer iki ögeye denk görünen bir kategori değildir. Muhtemelen dikkatimizi çekmek için “ağaç” bu listeye eklendi. Çünkü Kutsal Kitap’ta ağaçlar, dünyanın önderleri için kullanılan bir simgedir.
Örneğin, Asur kralıyla ilgili olarak Tanrı, Asur’a bak! Lübnan’da bir sedir ağacıydı, ormana gölge salan güzel dalları vardı. Çok yüksekti, tepesi bulutlara erişiyordu. dedi (Hezekiel 31:3, Kutsal Kitap). Daniel kitabında Babil Kralı Nebukadnessar da bir ağaca benzetildi (Daniel 4:10-28). Hezekiel 17’de Tanrı Mesih’in gelecekte olan krallığını O’nun dikeceği bir sedir ağacına benzetti. Sonra Tanrı şu sözleri söyledi: Bütün orman ağaçları her yüksek ağacı bodurlaştıranın, her bodur ağacı yükseltenin, her yeşil ağacı kurutanın ve kuru ağacı yeşertenin Ben RAB olduğumu anlayacaklar. Bunu ben RAB söylüyorum ve dediğimi yapacağım. (Hezekiel 17:24, Kutsal Kitap).
Rab İsa Mesih’in ikinci gelişinde Kendisine karşı baş kaldıran her dünya önderi yargılanacak. Ayrıca büyük belalar Mesih’in dönüşünden önceki yedi yıllık sürede bu güçlerin üzerine gelecek. Vahiy 7:1’de bahsedilen dört rüzgar, Tanrı’nın yargılarını getirecek. Bu rüzgarlar karanın ve denizin gururlu önderlerine vuracak. Fakat bu rüzgarlar Vahiy 7’de bir arada tutuluyor. Bunun sebebi sonraki ayetlerde anlatılacak.
2-3Gün doğusundan yükselen, yaşayan Tanrı’nın mührünü taşıyan başka bir melek gördüm. Karaya ve denize zarar vermek için [yetki] verilmiş olan dört meleğe, “Tanrımız’ın kullarının alınlarını mühürlediğimiz zamana dek ne karaya ne denize ne de ağaçlara zarar vermeyin!” diye yüksek sesle bağırdı.
Vahiy kitabının sonraki bölümleri, dünyanın üzerine gelecek olan bir dizi bela hakkında bilgi veriyor. Bu belaları getiren rüzgarlar karaya, denize ve dünyanın gururlu krallarına vuracak. Fakat bu yargılar başlamadan önce Tanrı’nın gerçek kulları alınlarından mühürlenecek. Mühürlenen kişiler başlamak üzere olan belalardan zarar görmeyecekler. Yuhanna, Tanrı’nın mührünü taşıyan meleğin güneşin yükseldiği ufuktan yükselmekte olduğunu gördü. Malaki peygamber Mesih’in Kral olarak gelişinin güneşin doğuşu gibi olacağını söyledi: Fakat size, ismimden korkanlara, salâh güneşi kanatlarında şifa olarak doğacak (Malaki 4:2, eski çeviri). Gün doğusundan yükselen melek, Mesih’in Kral olarak gelmesini bekleyen Tanrı’nın hakikî kullarını alınlarından mühürleyecek. Mühürlenenler rüzgarların getireceği belalardan korunacaklar.
4Mühürlenmiş olanların sayısını duydum. İsrailoğulları’nın her oymağından mühürlenmiş olanlar yüz kırk dört bin [kişiydi].
5Yahuda oymağından, mühürlenen on iki bin kişi vardı.
Ruben oymağından, on iki bin,
Gad oymağından, on iki bin,
6Aşer oymağından, on iki bin,
Naftali oymağından, on iki bin,
Manaşşe oymağından, on iki bin,
7Şimon oymağından, on iki bin,
Levi oymağından, on iki bin,
İssakar oymağından, on iki bin,
8Zevulun oymağından, on iki bin,
Yusuf oymağından, on iki bin,
Benyamin oymağından, on iki bin mühürlenen kişi vardı.
Dünyanın üzerine gelecek olan korkunç belalar hakkındaki bilgiler Vahiy kitabının ilerleyen sayfalarında verilecek. Bu belalar başlamadan önce Tanrı’nın gerçek kulları alınlarından mühürlenecekler. Yuhanna mühürlenenlerin sayısını duydu. Hepsi İsrail’in oymaklarından olan tam 144 bin kişi mühürlendi. Mühürlenenlerin geldikleri oymaklarının isimleri de bu ayetlerde verildi. İsa’nın ait olduğu Yahuda oymağı listenin başındadır. Yusuf oymağı listede iki kez bulunuyor; şöyle ki, Manaşşe ve Efrayim Yusuf’un oğullarıydı. Yusuf’un babası Yakup ölmeden önce Yusuf’un her iki oğluna da İsrail’de birer pay verdi (Yaratılış 48:20-22). Yusuf’un oğlu Manaşşe’nin ismi listededir. Yusuf’un oğlu Efrayim’in isminin yerine Yusuf’un kendi ismi bulunuyor. Sadece Dan oymağı listede bulunmuyor. Bunun nedeni, Dan oymağının tarihte putlara tapınması olabilir (bkz. Hakimler 18:30-31; 1. Krallar 12:28-30). Ayrıca, Yakup ölmeden önce bütün oğulları hakkında birer peygamberlik sözü söylediği zaman, Dan adlı oğlunu yol kenarında olan bir yılana benzetti (Yaratılış 49:16-18). Buna göre Dan oymağının yedi yıllık sıkıntı süresindeki rolü kötü olabilir. Fakat Dan oymağının soyu daha sonrasında Tanrı’nın lütfuyla Mesih’in krallığında İsrail’de bir pay sahibi olacak (Hezekiel 48:1). Bugün İsrailliler hangi oymaktan geldiklerini bilmeyebilirler. Ancak Tanrı biliyor. Yakup 1:1’in sözlerine göre, İsrail’in çalkantılı tarihine karşın ulusun her on iki oymağı birinci yüzyılda hâlâ mevcuttu.
Yalnızca 144 bin kişi mühürlendi. Bu noktada bu 144 bin kişi haricinde dünyada başka gerçek Tanrı kulu kalmıyordu. Yedi yıllık sıkıntı süresi başlamadan önce Mesih’e iman edenler dünyadan alındı (Vahiy 3:10; 1. Selanikliler 4:15-17). Fakat birçok insan yedi yıllık sıkıntı süresi başladıktan sonra Mesih’e iman etti. Neden hepsi Yahudi olan sadece 144 bin kişi mühürlendi? Diğer imanlılara ne oldu? Bu sorunun cevabı bu bölümün kalan ayetlerinde bulunuyor.
Yedi yıllık sıkıntı süresinde mühürlenecek olan 144 bin kişi dünyanın üzerine gelecek olan belalardan korunacak. Yukarıdaki ayetlerde “on iki bin” sayısı 12 kez yazılmıştır. Buna göre bu sayıyı mecazî veya yuvarlanmış bir rakam olarak anlamamalıyız. Tanrı İsrail’in on iki oymağından on ikişer bin kişiyi seçip bu sıkıntılı yıllarda görevlendirecek. Onların görevi ne olacak? Rab İsa öğrencilerine Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir. dedi (Matta 24:14, Kutsal Kitap). Bu 144 bin kişi Mesih’in dünyanın günahları için kurban olarak öldüğünü, üçüncü gün ölümden dirildiğini ve Kral olarak dünyaya dönmek üzere olduğunu duyuracak olan tanıklar olacak.
Ayet 9-17
9Bunlardan sonra gördüm ki, her ulustan; kavimlerden, halklardan ve dillerden, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık vardı. Beyaz kaftanlarla giyinmiş ve ellerinde hurma dalları olan bu kalabalıktakiler, tahtın önünde ve Kuzu’nun önünde duruyorlardı. 10Yüksek sesle, “Kurtarış, taht üzerinde oturan Tanrımız’a ve Kuzu’ya aittir!” diye bağırıyorlardı.
Vahiy 7 bölümünde Yuhanna iki grup insan gördü. İlk grubun tümü Yahudi’ydi ve bu grupta olanların sayısı belliydi. İkinci grup her ulustan gelmiş olan insanları içeriyordu. Bu grupta “kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık vardı.” İkinci gruptakilerin giyindikleri beyaz kaftanlar ayet 14’te anlatılacak. Onların ellerinde hurma dalları vardı. Hurma dalları İncil’de bu ayet dışında sadece Yuhanna 12’de bulunuyor. İsa tutuklanmadan önce bir sıpa üzerinde Yeruşalim’e girdi. O’nu bekleyen kalabalık Hurma dalları alarak O’nu karşılamaya çıktılar. “Hozana! Rab’bin adıyla gelene, İsrail’in Kralı’na övgüler olsun!” diye bağırıyorlardı (Yuhanna 12:13, Kutsal Kitap). İbranice “Hozana,” sözcüğü, “Lütfen kurtar!” anlamına geliyor. O gün İsa’yı karşılayan kalabalalık O’nu Kurtarıcı ve Kral olarak bekliyorlardı. Ancak Mesih’in Kral olmadan önce Kurban olarak ölmesi gerektiğini henüz anlamamışlardı. Vahiy 7’deki kalabalığın da ellerinde hurma dalları vardı. Bu kalabalıktakiler ise yedi yıllık sıkıntı süresinde Mesih’e iman etmiş olan insanlardı. Ellerinde hurma dalları olan bu insanlar Tanrı’nın tahtının ve Kurban olarak ölmüş olan Kuzu’nun önünde, aldıkları kurtarışın O’ndan kaynaklandığını ikrar ediyorlardı.
11-12Bütün melekler tahtın, ihtiyarların ve dört canlı varlığın etrafında duruyorlardı. O’nun tahtının önünde yüzüstü yere kapanıp “Âmin! Övgü, yücelik, bilgelik, şükran, onur, kuvvet ve güç sonsuza dek Tanrımız’a aittir. Âmin!” diyerek Tanrı’ya tapındılar.
Tahtın, ihtiyarların ve dört canlı varlığın etrafında yüz milyonlarca melek vardı (5:11). Bu meleklerin hepsi, “‘Övgü, yücelik, bilgelik, şükran, onur, kuvvet ve güç sonsuza dek Tanrımız’a aittir. Âmin!’ diyerek Tanrı’ya tapındılar.” Rab İsa tomarı Babasının elinden aldığı zaman aynı melekler Mesih’le ilgili olarak “Kesilmiş olan Kuzu kuvveti, serveti, bilgeliği, gücü, onuru, yüceliği ve bereketi almaya layıktır.” dediler (5:12). Çünkü kesilmiş olan Kuzu İsa Mesih, Baba ile birdir.
Melekler Yuhanna’nın gördüğü kalabalığın ikrar ettiği kurtarışın sevincini dile getirmediler. Çünkü bu kurtarışı sağlayan Kuzu melekleri kurtarmak için değil, dünyanın halklarını kurtarmak için geldi.
13İhtiyarlardan biri bana, “Beyaz kaftanla giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir? Ve nereden geldiler?” diye sordu. 14O’na, “Efendim, sen biliyorsun.” dedim. O da bana şöyle dedi: “Bunlar, büyük sıkıntıdan çıkanlardır. Kaftanlarını Kuzu’nun kanında yıkayıp beyaz ettiler.
Yuhanna, her ulustan gelmiş olan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık gördü. Tanrı’nın tahtının etrafını çevreleyen yirmi dört tahtın üzerinde oturan ihtiyarlardan biri Yuhanna’ya, “Beyaz kaftanla giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir? Ve nereden geldiler?” diye sordu. İhtiyarın, “Bu kişiler nereden geldiler?” sorusu aydınlatıcıdır. Çünkü bu kalabalığın geldiği yer, onların kimliğini de açıklayacak. Bu kalabalık “büyük sıkıntıdan çıkanlardır.” Matta 24 bölümünde İsa bu sıkıntıdan bahsederek öğrencilerine, Çünkü o zaman büyük sıkıntı olacaktır ki, dünyanın başlangıcından şimdiye kadar olmamıştır, ve hiç olmıyacaktır. dedi (Matta 24:21, eski çeviri).
Bu büyük sıkıntıdan çıkan kalabalıktakiler, beyaz kaftanlarla giyinmiş olarak Tanrı’nın tahtının ve Kuzu’nun önünde duruyorlardı. Vahiy 6:9-11’in sözlerini tekrar okuyalım:
Kuzu beşinci mührü açtığı zaman, sunağın altında, Tanrı’nın sözü ve beyan ettikleri Kuzu’nun tanıklığı uğruna katledilmiş olanların canlarını gördüm. Yüksek sesle “Kutsal ve hakiki olan Efendi, ne zamana dek yargılamazsın ve dünya üzerinde oturanlardan kanımızın öcünü almazsın?” diye feryat ettiler. Onlara beyaz bir kaftan verildi. Onların bir müddet daha, kendileriyle beraber kulluk edenler, kardeşleri ve kendileri gibi öldürülmek üzere olanlar [hizmetlerini] tamamlayana kadar dinlenmeleri istendi.
Tomarın beşinci mührü açıldığı zaman, yedi yıllık sıkıntı süresinin ilk 3½ yıllık bölümünde ölen şehitlere beyaz kaftanlar verildi. Onlara, Mesih’e iman eden daha fazla kişinin de onlar gibi şehit olarak öleceği, sonra hepsinin kanının öcü alınacağı söylendi. Yuhanna’nın Vahiy 7’de gördüğü kalabalık, sonradan şehit olmuş olan bu kişilerdir. Bu imanlılar gelecekte, muhtemelen yedi yıllık sıkıntı süresinin ikinci 3½ yıllık bölümünün başında öldürülecekler. Çünkü 7:1-8 ayetlerinde mühürlenen “Tanrı’nın kulları” arasında bulunmuyorlardı.
İhtiyarın Yuhanna’ya anlattığı gibi farklı kavimlerden, halklardan ve dillerden gelmiş olan bu kişiler, büyük sıkıntıdan çıkanlardır. Oysa Rab İsa Filadelfya kilisesine yazılan mesajda, “Sabrım hakkındaki sözü tuttuğun için ben de seni, dünyada yaşayanları sınamak için tüm yeryüzü üzerine gelmek üzere olan sınama saatinden esirgeyeceğim.” dedi (3:10). Kilise döneminde iman edenler yedi yıllık sıkıntıya girmeyecekler. Çünkü Rab İsa onları bu sıkıntıdan önce dünyadan alacak. Gelecekteki yedi yıllık sıkıntı süresi esnasında Mesih’e iman edenler de cennete gidecekler. Çünkü “kaftanlarını Kuzu’nun kanında yıkayıp beyaz ettiler.” Ancak bu imanlılardan birçok kişi şehit olarak öldürülerek bu sıkıntıdan çıkacak.
15Bundan dolayı Tanrı’nın tahtının önündedirler. Gündüz ve gece tapınağında O’na hizmet ediyorlar. Taht üzerinde Oturan, meskenini onların üzerine kuracak.
Büyük sıkıntıdan çıkmış olan kalabalıktakiler, Kuzu’nun kanının sağladığı kefaret aracılığıyla her günahtan pak kılındılar. Bundan dolayı Tanrı’nın tahtının önündedirler. O’nun göksel tapınağında O’na hizmet ediyorlar. Tanrı’nın Kendisi onlara sığınak olacak.
16Artık ne acıkacaklar ne de susayacaklar. Ne güneş ne de kavurucu sıcak asla onları çarpmayacak. 17Çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güder ve yaşam sularının pınarlarına doğru onlara yol gösterir. Tanrı her gözyaşını onların gözlerinden silecek.”
Bu kardeşler dünyada gerçekleşen büyük sıkıntıdayken acıktılar ve susadılar. Yuhanna onları gördüğü zaman, beyan ettikleri Mesih’in tanıklığı uğruna öldürülerek bu sıkıntıdan çıkmışlardı. Onlar bu zorlukları tekrar yaşamayacaklar. Yakıcı sıcak, büyük sıkıntı süresinde gerçekleşecek olan belalardan biridir. Ancak bu sıcak bu imanlıları çarpmayacak. Aksine, Rab İsa onlara her türlü bereketi verecek. Tanrı onların her gözyaşını silecek. Ayet 16-17’de yazılan bu vaatler, Mesih’in ilk gelişinden yüz yıllar önce yaşamış olan Yeşaya peygamberin yazdıklarında da bulunuyor: Egemen RAB bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek. Halkının utancını bütün yeryüzünden kaldıracak…Acıkmayacak, susamayacaklar, kavurucu sıcak ve güneş çarpmayacak onları. Çünkü onlara merhamet eden kendilerine yol gösterecek ve onları pınarlara götürecek (Yeşaya 25:8; 49:10, Kutsal Kitap).