Vahiy Bölüm 6
'Ve işte, siyah bir at gördüm.  At üzerinde oturanın elinde bir terazi vardı.'

1Kuzu’nun yedi mühürden birini açtığını gördüm ve dört canlı varlıktan birinin gök gürlemesine benzer bir sesle, “Gel ve gör!” dediğini işittim.

Kuzu, Babası’nın sağ elinden aldığı tomarın yedi mühründen birincisini açtı. Kuzu, Kurban olarak ölmüş ve ölümden dirilmiş olan İsa Mesih’tir. Tomar, Mesih’in mirasının kaydı olan vasiyetnamedir (bkz. 5:1). Vahiy 6 bölümünde Mesih tomarın ilk altı mührünü açacak. Her bir mühür açıldıktan sonra önemli bir olay gerçekleşecek. Bu olaylar Mesih’in miras olarak alacağı ulusları sahiplenmesine yönelik adımlardır. Alçaltılmış olan Oğul, Oğulluk haklarına kavuşacak. Kuzu, Kral olacak. İlk dört mührün tek tek açılmasının ardından ortaya çıkan farklı renkteki dört at ve bu atların binicileri dünyaya yargılar getirecek. Bu yargıların etkisi kitabın sonraki sayfalarında anlatılacak olan sürede devam edebilir.

Vahiy 4’te gördüğümüz dört canlı varlık ilk dört atın ortaya çıkışını sırayla ilan edecek. Yani, ilk at ve binicisinin ortaya çıkışını ilan eden melek, dördüncü bölümde gördüğümüz ilk canlı varlıktır. Bu canlı varlık bir aslana benziyordu (bkz. 4:7). Sonraki ayetlerde bu bağlantının anlamını düşüneceğiz. “Gel ve gör!” çağrısını yapan ilk canlı varlık bu çağrıyı “gök gürlemesine benzer bir sesle” söyledi. Gök gürlemeleri, yaklaşan bir fırtınanın bir uyarısıdır.

2Ve işte, beyaz bir at. At üzerinde oturanın bir yayı vardı. Biniciye bir taç verildi. Yenerek çıktı ve yenmek amacıyla gitti.

Rab İsa tomarın ilk mührünü açtıktan sonra, aslana benzeyen canlı varlık ilk at ve binicisinin çıkışını ilan etti. Beyaz bir at çıktı. Vahiy kitabının sonuna doğru Rab İsa da beyaz bir at üzerinde dünyaya gelecek (19:11-16). Ancak Yuhanna’nın yukarıdaki ayette bahsettiği kişi İsa değildir. İsa zaten tomarın mührünü açan Kişi’dir. İlk çıkan atın binicisi, dünyaya sonra dönecek olan Mesih’i taklit eden bir kişidir. Bu binici sahte bir Mesih’tir. Bu kişinin bir yayı vardı. Fakat yukarıdaki ayet onun kullanacağı oklardan veya bir kılıçtan bahsetmiyor. Fakat bu kişiye bir taç verildi. Vahiy kitabının bu bölümünde “verildi” sözcüğü beş kez kullanıldı. Çünkü bu olaylar Tanrı’nın izniyle meydana gelecek. Sahte Mesih kötü bir dünya önderi olacak: “Yenerek çıktı ve yenmek amacıyla gitti.” Tanrı bu aldatıcı önderin ortaya çıkmasına izin verecek. Bu izin, gerçek Mesih’i reddetmiş olan dünyaya karşı bir yargı olacak.

İlk at ve binicisinin çıkışının aslana benzeyen canlı varlık tarafından ilan edilmesi anlamlıdır ve uygundur. Çünkü hakikî Aslan (Kral) İsa Mesih’tir. İlk atın binicisi, gerçek Kralı reddetmiş olanları kandıracak kötü bir kraldır. Bu önder muhtemelen yedi yıllık sıkıntı (bkz. 3:10) süresinin başında ortaya çıkacak. Vahiy kitabının sonraki sayfalarında bu kişi “Canavar” olarak adlandırılıyor. Rab İsa’nın Kendisi beyaz bir at üzerinde gelince bu “Canavar” ateş gölüne atılacak (Vahiy 19:20).

3Kuzu ikinci mührü açtığı zaman, ikinci canlı varlığın “Gel!” dediğini işittim. 4Kırmızı olan başka bir at ortaya çıktı. İnsanlar birbirlerini katletsinler diye, dünyadan barışı kaldırma yetkisi at üzerinde oturana verildi. Ona büyük bir kılıç da verildi.

İsa tomarın ikinci mührünü açtığı zaman kırmızı bir at ortaya çıktı. Bu at ve binicisinin çıkışı bir danaya benzeyen (4:7) ikinci canlı varlık tarafından ilan edildi. “Verildi” kelimesi bu ayetlerde iki kez bulunuyor: dünyadan barışı kaldırma yetkisi ve büyük bir kılıç kırmızı atın binicisine verildi. Tanrı, kırmızı at üzerinde oturanın savaş çıkarmasına izin verdi. Bu neden oldu? Bu atın çıkışının danaya benzeyen canlık varlık tarafından ilan edilmesi anlamlıdır. Bu melek Mesih’i kurban olarak resmediyor. İnsanların günahları için kefaret sağlayan Mesih, dünyayı Tanrı’yla barıştırmak için bir fırsat sundu. Bu barıştırma fırsatını reddeden dünyada barış ortadan kaldırılacak. Mesih’i reddedip katleden dünyanın halkları birbirlerini katledecekler. Kırmızı atın binicisi kendisine verilen kılıcı muhtemelen milletler arasında çatışmalar başlatmak üzere kullanacak.

5Kuzu üçüncü mührü açtığı zaman, üçüncü canlı varlığın “Gel ve gör!” dediğini işittim. Ve işte, siyah bir at gördüm. At üzerinde oturanın elinde bir terazi vardı. 6Dört canlı varlığın ortasında “Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Zeytinyağına ve şaraba zarar verme!” diyen bir ses işittim.

İsa tomarın üçüncü mührünü açtığı zaman siyah bir at çıktı. Üçüncü canlı varlık “Gel ve gör!” dedi. Üçüncü canlı varlıkta insan yüzü vardı (4:7). At üzerinde oturanın elinde bir terazi vardı. Sonra Yuhanna’nın duyduğu ses, buğday ve arpanın fiyatlarını söyledi. Bunun anlamı nedir? Kullanılan “ölçek” (Grekçe χοινιξ) kelimesinin önemini Tarihçi Herodot’un yazılarından öğrenebiliriz. Bu miktar, bir kişinin günlük erzağıydı (Herodot, Tarih 7.187.2). Bir “dinar,” bir çalışanın günlük maaşıydı (bkz. Matta 20:2). Buna göre, bir çalışanın günlük maaşı sadece bir kişinin bir günde yiyeceği buğdayın veya üç kişinin bir günde yiyeceği arpanın fiyatını karşılar. Siyah at ve binicisi kıtlık getirecek. “Terazi” kelimesi İncil’de toplam altı kez bulunuyor. Diğer beş kullanımında bu kelime “boyunduruk” olarak çevriliyor. Çünkü bir terazinin şekli, bir boyunduruğun şekline benziyor.

Siyah at ve binicisinin çıkışını ilan eden melekte insan yüzü vardı. Böylece bu melek ebedî Tanrı Oğlu’nun insan olarak dünyaya gelmiş olduğunu resmediyordu. Mesih, Tanrı’nın dünyaya verdiği, bize ruhsal hayat veren ekmektir. İsa, Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz. dedi (Yuhanna 6:35, Kutsal Kitap). Gökten gelen Yaşam ekmeği olan Mesih’i reddeden dünya acıkacak. İsa ayrıca, Ey emek harcayanlar ve yük altında kalmış olanlar, Bana gelin, Ben size istirahat veririm. Boyunduruğumu üzerinize alın ve Benden öğrenin. Çünkü Ben yumuşak huylu ve alçakgönüllüyüm; canlarınıza istirahat bulursunuz. Boyunduruğum yumuşak ve yüküm hafiftir. dedi (Matta 11:28-30). Mesih’in yumuşak boyunduruğunu reddetmiş olan dünya kıtlığın ağır boyunduruğu altında kalacak.

Zeytinyağı ve şarap bu ayette simgesel olabilir. Çünkü Kutsal Kitap’ta zeytin ağacı, İbrahim’e verilen vaadin bereketinin simgesidir (bkz. Romalılar 11:16-24). Üzüm bağı ise İsrail için kullanılan bir simgedir (bkz. Yeşaya 5:1-7). Mesih’i reddeden İsrail, Vahiy 6-18 bölümlerinde anlatılan yedi yıllık sürede büyük sıkıntılar yaşayacak. Belki bu noktada onlara bir tövbe fırsatı olsun diye kıtlıktan zarar görmeyecekler.

7Kuzu dördüncü mührü açtığı zaman, dördüncü canlı varlığın “Gel ve gör!” dediğini işittim. 8Ve işte, soluk renkli bir at gördüm. Atın üzerinde oturanın ismi “Ölümdü”, “Ölüler Diyarı” onu izliyordu. Kılıçla, kıtlıkla, ölümle ve yabanıl hayvanlar aracılığıyla [insanları] öldürmek için dünyanın dörtte biri üzerindeki yetki ona verildi.

Rab İsa tomarın dördüncü mührünü açtığı zaman dördüncü canlı varlık “Gel ve gör!” dedi. Bu canlı varlık, uçan bir kartala benzeyen bir melekti (4:7). Kartal kanatları, Kutsal Kitap’ta kurtarış için kullanılan bir simgedir. Örneğin Tanrı Musa’ya, “Mısırlılar’a ne yaptığımı, sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz.” dedi (Mısır’dan Çıkış 19:4, Kutsal Kitap; ayrıca bkz. Vahiy 12:14). Kartala benzeyen bu canlı varlık seslendiği zaman, soluk renkli bir at ortaya çıktı. “Ölüm,” at üzerinde oturuyordu ve “Ölüler Diyarı” onu izliyordu. İnsanları öldürme yetkisi soluk renkli atın binicisine verildi. Bu binici, dünyanın dörtte biri üzerinde geçerli olan bu yetkiyle insanları kılıçla, kıtlıkla, hastalıkla ve yabanıl hayvanlar aracılığıyla öldürecek. Dünyanın şimdiki nüfusunun dörtte biri öldürülürse, 1,95 milyar insan ölmüş olur. Bu yargının kartala benzeyen bir melek tarafından ilan edilmesi uygundur. Çünkü Mesih’in sağladığı kurtarışı reddeden dünya ölümün saldırısına maruz kalacak. “Ölüler diyarı” ölenleri toplamak için Ölüm’ü izledi. Mesih’e iman etmemiş olan her insan son yargı gününe dek ölüler diyarında kalacak (bkz. 20:13-14).

9Kuzu beşinci mührü açtığı zaman, sunağın altında, Tanrı’nın sözü ve beyan ettikleri Kuzu’nun tanıklığı uğruna katledilmiş olanların canlarını gördüm. 10Yüksek sesle “Kutsal ve hakiki olan Efendi, ne zamana dek yargılamazsın ve dünya üzerinde oturanlardan kanımızın öcünü almazsın?” diye feryat ettiler. 11Onlara beyaz bir kaftan verildi. Onların bir müddet daha, kendileriyle beraber kulluk edenler, kardeşleri ve kendileri gibi öldürülmek üzere olanlar [hizmetlerini] tamamlayana kadar dinlenmeleri istendi.

1-8 ayetlerinde okuduğumuz gibi, Rab İsa tomarın ilk dört mührünü açtıktan sonra yargılar getiren dört at ve atların binicileri ortaya çıktı. Ancak tomarın beşinci mührü açılınca Yuhanna çok farklı bir sahne gördü. Yuhanna, Mesih’in tanıklığı uğruna şehit olmuş insanların canlarını gökteki altın sunak altında gördü. Tanrı’nın sözüne sadık kaldıkları için katledilmiş olan bu imanlılar, kanlarının öcünün alınması için Tanrı’ya yalvarıyorlardı. Onların duaları, bu sunaktan çıkacak olan belalarda karşılık bulacak (bkz. 8:3-5). Fakat bundan önce İsa Mesih’e iman eden daha fazla kişinin şehit olacağı, onlara söylendi.

İsa, Matta 24, Markos 13 ve Luka 21’de Kendi ikinci gelişinden önceki günler hakkında öğrencilerine bilgi verdi. İsa bu süreyi iki bölüme ayırdı. Daniel peygamberin bahsettiği “yıkıcı iğrenç şey”in tapınağın kutsal yerine konması, bu iki bölümü ayıran olay olacak (bkz. Matta 24:15-16; Markos 13:14). Rab İsa’nın öğrencilerine anlattığına göre, bu günlerin ilk bölümünde sahte mesihler, savaşlar, kıtlıklar ve depremler olacak. İsa, Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır. dedi (Matta 24:8, Kutsal Kitap). Bu olaylar, Vahiy 6:1-8’de gerçekleşen olaylardır. Bu günlerin ikinci bölümünde Mesih’e iman etmiş olanlardan nefret edilecek ve bu kişiler öldürülecekler. Gerçek imanlı olmayan birçok kişi İsa’yı artık izlemeyecek. Fakat O’nun yaklaşan krallığı hakkındaki Müjde dünya çapında yayılacak. Daha sonra bu günlerin ikinci bölümü Mesih’in Kral olarak gelişiyle bitecek. Bu iki bölümü kapsayan süre yedi yıl olacak (bkz. 6:12-14 notlar).

Gökteki altın sunak altında olan şehitler, “Kutsal ve hakikî olan Efendi, ne zamana dek yargılamazsın ve dünya üzerinde oturanlardan kanımızın öcünü almazsın?” diye feryat ettiler. Bu şehitler muhtemelen yedi yıllık sürenin ilk bölümünde, İsa’nın bahsettiği doğum sancılarının başlangıcı zamanında katledilecek olanlardır. “Kendileri gibi öldürülmek üzere olanlar” (ayet 11), yedi yıllık sürenin ikinci bölümünde ölecek olan imanlılardır.

Mesih’e bu yedi yıllık süreden önce iman edenler bu belalı yıllara maruz kalmayacak. Çünkü İsa bu yıllar başlamadan önce Kendisine ait olanları dünyadan alacak (Vahiy 3:10; 1. Selanikliler 4:15-17). Buna göre, Vahiy 6:9-11’deki imanlılar kimlerdir? Bu sorunun cevabı bize büyük umut, teşvik ve sevinç kaynağı olmalıdır. Rab İsa Kendisine iman etmiş olan insanları dünyadan aldıktan sonra da çok kişi O’na iman edecek. Mesih’in sunduğu kurtuluş hakkında bilgi almış ancak henüz iman etmemiş olan insanlar hâlâ iman edebilecekler. Rab’bin sözü duyurulmaya devam edecek. Fakat bu zor yıllarda iman edecek olan insanlardan çok kişi dünyanın nefretinin hedefi olup öldürülecek.

12Kuzu altıncı mührü açtığı zaman büyük bir deprem olduğunu gördüm. Güneş, keçi kılından yapılmış çul gibi siyah oldu. Ay’ın tamamı kan gibi oldu. 13Bir incir ağacının, büyük bir rüzgarla sarsıldığında yaz meyvelerini döktüğü gibi, göğün yıldızları yere düştü. 14Gök tomar gibi dürülerek koptu. Her dağ ve ada yerinden kaldırıldı.

Rab İsa Mesih, mirasının kaydı olan vasiyetnamenin altıncı mührünü açtı. Yuhanna, büyük bir deprem olduğunu gördü. Güneş siyah, ay kan gibi oldu. Göğün yıldızları yere düştü. Gök dürülerek koptu. Dağlar ve adalar yerlerinden kaldırıldılar. Bu olaylar gelecekte gerçekleşecek. Ancak bu olaylar hakkındaki bilgiler çok önceden, peygamberler aracılığıyla verildi . Yeşaya peygamber, Ve göklerin bütün ordusu eriyecek, ve gökler tomar gibi dürülecek; ve bütün onların ordusu, asmadan yaprak dökülür gibi, ve incir ağacından dökülen yaprak gibi dökülecek. yazdı (Yeşaya 34:4, eski çeviri). Yoel peygamber, RABBİN büyük ve korkunç günü gelmeden önce güneş karanlığa ve ay kana döndürülecek. yazdı (Yoel 2:31, eski çeviri). Hagay peygamber, Çünkü orduların RABBİ şöyle diyor: Bir kere daha, vakit azdır, ve ben göklerle yeri, ve denizle karayı sarsacağım… yazdı (Hagay 2:6, eski çeviri).

İsa bu olaylar hakkında öğrencilerine bir anlatım yaptı: Fakat o günlerin sıkıntısından hemen sonra, güneş kararacak, ay ışığını vermiyecek, yıldızlar gökten düşecekler, ve göklerin kudretleri sarsılacak; o zaman İnsanoğlunun alâmeti gökte görünecek; o zaman yeryüzünün bütün sıptları dövünecekler, ve İnsanoğlunun göğün bulutları üzerinde kudretle ve büyük izzetle geldiğini görecekler (Matta 24:29-30, eski çeviri). İsa, bu olayların “o günlerin sıkıntısından hemen sonra” olacağını ve Kendi ikinci gelişinin bu olayların ardında gerçekleşeceğini söyledi.

Peki, İsa’nın bahsettiği “sıkıntı” nedir ve bu olaylar ne zaman olacak? Daniel peygamber, Tanrı’nın planında olan kötü bir “hafta” (Daniel 9:27) hakkında bilgi verdi. Daniel’in yazdıklarına ve Vahiy kitabının sözlerine göre bu “hafta” yedi yıllık bir süre olacak. İsa’nın bahsettiği “sıkıntı,” bu yedi yıllık sürenin zorluklarıdır. Bu süre sonunda altıncı mührün açılışında vahyedilen olaylar gerçekleşecek. Sonra Rab İsa Kral olarak dünyaya dönecek.

Bu olayların ruhsal anlamı nedir? Olacak olan büyük deprem, şimdiki gök ve yerin ortadan kaldırılmasının (İbraniler 12:26-27) öncü bir sarsıntısıdır. Çul bezi, yas tutan bir kişinin giysisidir (Matta 11:21; Luke 10:13). Günahından üzülmeyen dünya, gelecekte yargısından üzülerek yas tutacak. Hezekiel peygamber aracılığıyla Tanrı, Firavun’la ilgili olarak, Ve seni söndürdüğüm zaman, gökleri örteceğim, ve yıldızlarını karartacağım, güneşi bulutla örteceğim, ve ay kendi ışığını vermiyecek. dedi (Hezekiel 32:7, eski çeviri). Güneşin siyah olması, Tanrı’nın Kendisine karşı isyan eden dünyayı söndürmek üzere olduğunu gösteriyor. Ay, güneşin ışığını yansıtır. Tanrı’nın halkının görevi, O’nun iyiliğini yansıtarak O’nu yüceltmektir. Tanrı’nın halkının kanını dökmüş olan dünyaya, kan gibi olan bir ay verilecek. Yere düşen yıldızlar, Şeytan’ı izleyen meleklerin kalıcı olarak yargılanmalarını resmediyor (bkz. 12:7-9,12). Gök tomar gibi dürülerek koptuğu zaman, yıldızların parçalanması doğal bir sonuç olur. Bu olaylar gerçekleşince kapanmış olan gökte insanların yalvarışları artık işitilmeyecek. Tanrı’nın yargısından kaçıp sığınmak için ne bir dağ ne de bir ada kalmayacak.

15Dünyanın kralları, ileri gelenleri, binbaşıları, zenginleri, güçlü olanları ve köle ya da özgür olan herkes mağaralara ve dağların kayalarına saklandılar. 16Dağlara ve kayalara, “Üzerimize düşün! Taht üzerinde Oturan’ın çehresinden ve Kuzu’nun gazabından bizi saklayın!” diyorlardı. 17 “Çünkü O’nun gazabının büyük günü geldi. Kim buna dayanabilir?”

Rab İsa öğrencilerine, Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir. dedi (Matta 24:14, Kutsal Kitap). Mesih’in gerçekleşmek üzere olan Krallığı hakkındaki bilgi yedi yıllık sıkıntı süresinde dünyanın her yerinde duyurulacaktır. Bütün insanlar bu haberi duymuş olacaktır. Ancak bugün de olduğu gibi, Mesih’le ilgili olan iyi haberi alan bir kişinin yüreği bu Müjde’yi kabul etmeye açık değilse, bu kişi bu bilgiyle kurtulmuyor. Kuzu tomarın altıncı mührünü açtığı zaman, O’nu reddetmiş olan insanlar dağlara ve kayalara, “Üzerimize düşün! Taht üzerinde Oturan’ın çehresinden ve Kuzu’nun gazabından bizi saklayın!” diyecekler. Bu insanlar, Kuzu olarak aramızda yaşamış olan Tanrı Oğlu hakkındaki bilgiye sahip olmuş olan kişilerdir. Fakat İsa hakkındaki bilgiye sahibi olmak ve İsa’ya iman etmek birbirinden farklı eylemlerdir. Mesih’in ilk gelişinden yüzlerce yıl önce, Yeşaya peygamber de bu günden bahsetti: RAB kalkıp yeryüzünü sarsmaya başlayınca, insanlar O’nun dehşetinden ve yüce görkeminden kaçmak için kayalık mağaralara, yeraltı kovuklarına saklanacaklar (Yeşaya 2:19, Kutsal Kitap).

SONRAKİ BÖLÜM

ÖNCEKİ BÖLÜM

ANASAYFA