Ayet 1-8
1Tahtın üzerinde oturanın sağ elinde yedi mühürle mühürlenmiş, içi ve arkası yazılı bir tomar gördüm.
Yuhanna, eski Roma İmparatorluğu döneminde yaşadı. Roma İmparatorluğu’nda vasiyetnameler yedi tanığın evrak üzerine, bal mumuna bastığı mühürleriyle resmi sayılırdı. Yuhanna yedi mühürle mühürlenmiş bir tomar gördü. Bu tomarın bir vasiyetname olduğunu anlamamız hem Yuhanna’nın yaşadığı Roma’daki uygulamaya hem de Kutsal Kitap’ta bulunan, bu konuyla bağlantılı olan ayetlere uygun görünüyor. Bu bölümün sonraki ayetlerinde İsa Mesih bu tomarı Baba’nın elinden alacak. Baba’nın Oğul’a verdiği miras vaadi Mezmur 2’de yazılmıştır: İste benden, ve miras olarak sana milletleri, mülkün olarak yeryüzünün uçlarını da vereceğim (Mezmur 2:8, eski çeviri). İsa bir benzetmede Kendisini bir bağ sahibinin oğlu ve mirasçısı olarak tarif etti (bkz. Matta 21:33-39). Luka 22:29’da İsa, Babası’nın Kendisine bir krallık verdiğini söyledi. İbraniler 1:2 ayetine göre Tanrı, Oğlu’nu “her şeyin mirasçısı olarak atadı.”
2“Tomarı açmaya ve mühürlerini kırmaya kim layıktır?” diye yüksek sesle ilan eden güçlü bir melek de gördüm. 3Ne yukarıda gökte ne yeryüzünde ne de yer altında bu tomarı açabilecek veya içine bakabilecek kimse yoktu.
Meleğin bu soruda kullandığı kelime çok önemlidir. Tomarı açacak kişide aranan kriter güç değildi. Meleğin kendisi zaten güçlüydü. Tomarı açacak ve mühürlerini kıracak kişinin bunu yapmaya layık olması gerekiyordu. Fakat melekler ya da insanlar arasında bu tomarı açabilecek veya tomarın içine bakabilecek kimse yoktu.
4Ben çok ağlıyordum çünkü ne tomarı açmaya ne de ona bakmaya kimse layık bulunmadı. 5İhtiyarlardan biri bana, “Ağlama! İşte, Yahuda oymağından olan Aslan, Davut’un Kökü tomarı ve yedi mührünü açmaya galip geldi.” dedi.
Yuhanna ağladı. Bu tomarın çok önemli olduğunu anladı. Yirmi dört ihtiyardan biri Yuhanna’ya, “Ağlama!” dedi. Çünkü tomarı açmaya galip gelen Biri var. Bu Kişi “Yahuda oymağından olan Aslan”dır. Yahuda, İbrahim’in torunu Yakup’un oğluydu. Yakup ölmeden önce her bir oğlu hakkında bir peygamberlik sözü söyledi. Yahuda ile ilgili olarak Yakup, “Yahuda bir aslan yavrusudur…Şilo gelinciye kadar, saltanat asası Yahudadan, hükümdarlık asası da ayaklarının arasından gitmiyecektir; ve milletlerin itaati ona olacaktır.” dedi (Yaratılış 49:9-10, eski çeviri). Yakup, oğlu Yahuda’yı bir aslana benzetip Yahuda’nın soyundan milletlerin itaat edeceği bir Kral’ın geleceğini söyledi.
Yuhanna’yla konuşan ihtiyar ayrıca, tomarı açmaya galip gelen Kişi’nin “Davut’un Kökü” olduğunu söyledi. Davut, Yahuda’nın soyundan doğan, İsrail’in tarihte en bilinen kralıydı. Ancak Davut, “Yahuda oymağından olan Aslan” değildi. “Davut’un Kökü” olarak adlandırılan bu Kişi Davut’tan önce var olan bir Kişi olmalıdır. Davut’un ölümünden yıllar sonra Yeşaya peygamber de bu Kişi’nin gelişini öngördü: Ve o gün vaki olacak ki, kavmlar için bayrak olarak durmakta olan Yessenin kökünü milletler arıyacaklar; ve onun rahat ettiği yer izzetli olacak (Yeşaya 11:10, eski çeviri). “Yesse,” Davut’un babasıydı. Yeşaya’nın bu peygamberlik sözüne göre, beklenen Kişi Davut’un babası Yesse’den önce de var olan bir Kişi olmalıdır. Gelecekte olacak bir kişi nasıl daha önce ölmüş olan Davut ve Davut’un babasından önce var olabilir? Vahiy 22:16 ayetinde İsa Mesih, “Ben İsa, bunlara kiliseler için tanıklık etsin diye meleğimi gönderdim. Davut’un Kökü ve Soyu, parlak Sabah Yıldızı Ben’im.” dedi. İsa “Davut’un Kökü ve Soyu”dur. Ebedî Tanrı Oğlu olan İsa, Davut’tan önceydi. Mesih olmak için bu dünyaya gönderilen ebedî Tanrı Oğlu olan İsa, Davut’un Soyu’dur. Meryem’in kocası Yusuf, Yahuda’nın ve Kral Davut’un soyundan geldi. İsa Mesih’i doğuran Meryem de Yahuda’nın ve Davut’un soyundan geldi. İsa hem Davut’un tahtını hak eden hem de bu tahtın yetkisinin Kaynağı olan Kişi’dir. Yuhanna’nın gördüğü tomarı açmaya galip gelen Kişi İsa Mesih’tır.
Hangi anlamda İsa “galip geldi”? Mesih buradayken öğrencilerine, Dünyada sıkıntınız vardır; fakat cesur olun; ben dünyayı yendim, dedi (Yuhanna 16:33, eski çeviri). Aden bahçesinde Adem günah işlediği zaman ruhsal ve fiziksel ölüm dünyaya girdi. Bu ruhsal ölüm ortamında Şeytan günaha düşmüş olan Adem ve çocuklarının üzerinde egemenlik sürdü (bkz. Romalılar 5:21; 6:23). İsa çarmıhta insanların günahları için kefaret sağlayınca Şeytan’ın kurmaya çalıştığı dünya sisteminin sonu getirilmiş oldu. İsa dünyayı yendi. Çarmıhta ölmüş, üçüncü gün ölümden dirilmiş olan Mesih galip geldi.
6Hem tahtın ve dört canlı varlığın hem de ihtiyarların arasında, kesilmiş kurban gibi duran bir Kuzu gördüm. Yedi boynuzu ve yedi gözü vardı; bunlar bütün dünyaya gönderilen Tanrı’nın yedi Ruhu’dur.
Yuhanna, kendisiyle konuşan ihtiyarın dediğine göre (ayet 5) bir Aslan görmeyi beklerdi. Ancak bir Aslan görmek yerine bir Kuzu gördü. Kuzu, kesilmiş bir kurban gibi duruyordu. Bu tarif, Yahya’nın İsa hakkında söylediği söze uyumludur: İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu! (Yuhanna 1:29, Kutsal Kitap). Yuhanna’nın gördüğü Kuzu’nun yedi boynuzu ve yedi gözü vardı. Kutsal Kitap’ta yedi sayısı “bütünlük” ifade ediyor. Kuzu’nun yedi boynuzu O’nun bütün güce (bkz. 1. Samuel 2:10), yedi gözü ise O’nun bütün bilgiye sahip olduğunu ifade eden simgelerdir. Kutsal Ruh olan “Tanrı’nın yedi Ruhu” (bkz. 1:4-5), dünyanın her yerinde aynı anda olabilir. Yuhanna’nın gökte gördüğü Kuzu dünyanın her yerinde bulunan her insanın yüreğini ve yaptıklarını görüyor. Kuzu’nun bütün güce ve bilgiye sahip olması, O’nun Tanrılığını gösteriyor. Mesih Vahiy kitabında sadece bir kez “Aslan” unvanıyla adlandırıldırken yirmi sekiz kez “Kuzu” unvanıyla adlandırılıyor. Bu fark, Vahiy kitabının asıl mesajını vurguluyor. Vahiy kitabı, Kuzu olarak ölmüş olan İsa Mesih’in yüceltilişini anlatıyor. Ebedî Tanrı Oğlu, İnsanoğlu olarak dünyamıza geldi. İsmi İsa’dır. İsa Kendisini alçaltarak çarmıhta günahlarımız için kefaret sağladıktan sonra ölümden dirildi. Yaklaşan ikinci gelişinde İsa Mesih, Aslan olarak dönerek bu dünyada Krallık sürecek.
7Kuzu gelip tahtın üzerinde oturanın sağ elinden tomarı aldı.
Kuzu olan Rab İsa Mesih gelip miras hakkını kaydeden vasiyetnameyi Babasının sağ elinden aldı. Mesih uluslara ve milletlerin ikâmet ettikleri dünyaya sahip olacak. Bütün insanlık tarihinin beklediği an ve olay budur.
8Tomarı aldığı zaman, dört canlı varlık ve yirmi dört ihtiyar Kuzunun önünde yere kapandılar. İhtiyarların her birinin liri ve içinde kutsalların duaları olan buhurlarla dolu altın tasları vardı.
Rab İsa tomarı Babası’nın sağ elinden aldığı zaman, dört canlı varlık ve yirmi dört ihtiyar O’nun önünde yere kapandılar. Her ihtiyarın bir liri vardı. İhtiyarlar bunları muhtemelen ilahi söylerken (ayet 9) kullanacaklar. İhtiyarların taşıdıkları altın taslar buhurlarla doluydu. İsrail’in ibadetinde kullanılan özel bir buhur, duaların simgesi olarak da kullanıldı (bkz. Mezmur 141:2). İhtiyarların taşıdıkları altın taslardaki buhurlar, kutsalların dualarını simgeliyordu. Bu “kutsallar” kimlerdir? İncil’in sözüne göre, Rab İsa Mesih’e iman etmiş olan her insan bir “kutsal”dır (bkz. Elçilerin İşleri 9:32; Romalılar 1:7; 2. Korintliler 13:13; Filipililer 4:22). Çünkü her gerçek imanlı Mesih’in kanıyla temizlenmiştir ve Tanrı’ya hizmet etmek için ayrılmıştır. Bütün imanlıları resmeden bu yirmi dört ihtiyar, imanlıların tarih boyunca sundukları dualarını simgesel şekilde taşıyorlar. Çünkü bu dualar unutulmamıştır.
Rab İsa Mesih alacağı mirasın kaydı olan tomarı önceki ayette Babası’ndan almıştı. Bu denli önemli bir anda, kutsalların hangi duaları söz konusu olabilir? Yeni bir meslek, güzel bir ev veya araba için edilen dualar mı? Hayır, bunlar uygun olmaz. Kuzu olan Mesih, krallık hakkına sahip olmak üzeredir. Mesih Kendisi bu dünyadayken öğrencilerine şöyle dua etmeyi öğretti: “Egemenliğin gelsin. Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de Senin istediğin olsun.” (Matta 6:10, Kutsal Kitap). Tarih boyunca hakikî imanlılar Tanrı’nın gelip Adem’in soyunun günahları yüzünden harap olmuş dünyamıza doğruluk getirmesi için dua ettiler. Bugün de bu şekilde dua ediyoruz. Yuhanna’nın gördüğü yirmi dört ihtiyar, kutsalların bu dileklerini gerçekleştirmek üzere olan Kuzu’nun önünde yere kapandılar.
Ayet 9-14
9Yeni bir ilahi söylüyorlardı: “Tomarı almaya ve mühürlerini açmaya layıksın çünkü kurban olarak kesildin ve kanınla bizi her oymak, dil, halk ve milletten Tanrı’ya satın aldın. 10Onları Tanrımız’a krallar, kâhinler yaptın ve onlar yeryüzünde krallık sürecekler.”
Kuzu tomarı Babasının elinden aldığı zaman dört canlı varlık ve yirmi dört ihtiyar O’nun önünde yere kapandılar (ayet 8). Muhtemelen hem bu dört melek hem de ihtiyarlar yeni ilahiyi söylediler. Ayet 9’da “bizi,” fakat ayet 10’da “onları” ve “onlar” zamirleri kullanıldı. Bu değişikliğin sebebi nedir? Yirmi dört ihtiyar, her oymak, dil, halk ve milletten Mesih’e iman etmiş olan insanları resmediyorlar. İhtiyarlar ayet 9’da seslendiler. Kendileri de Kuzu’nun kanıyla Tanrı’ya satın alındıkları için “bizi” dediler. Ancak ayet 10’da dört canlı varlık ilahinin ikinci satırını söylediler. Bu dört canlı varlık insanlar değil, melekler oldukları için “onlar” zamirini kullandılar. Çünkü Mesih melekleri değil, insanları kanıyla satın alıp bunları krallar ve kâhinler yaptı. Her oymak, dil, halk ve milletten gelen bu insanlar, Kuzu olan İsa Mesih’le beraber yeryüzünde krallık sürecekler.
Mesih yaşadığımız dünyanın egemenliğine sahip olmaya layıktır. Çünkü Mesih, günah yüzünden harabe olmuş dünyamızın suç bedelini Kendi kanıyla ödedi. Yalnız Kuzu olan İsa Mesih mirasını kaydeden tomarı almaya ve mühürlerini açmaya layıktır.
11Ve gördüm; tahtın, canlı varlıkların ve ihtiyarların etrafında birçok meleğin sesine benzer bir ses duydum. Sayıları onbinlerce onbinler, binlerce binlerdi. 12Yüksek sesle, “Kesilmiş olan Kuzu kuvveti, serveti, bilgeliği, gücü, onuru, yüceliği ve bereketi almaya layıktır” diyorlardı.
Yirmi dört ihtiyar, Kuzu’nun tomarı almaya ve tomarın mühürlerini açmaya layık olduğunu söylediler. Tahtın, canlı varlıkların ve ihtiyarların etrafında bulunan yüz milyonlarca melek, kesilmiş Kuzu’nun kuvveti, serveti, bilgeliği, gücü, onuru, yüceliği ve bereketi almaya layık olduğunu söylediler. Bu listede yedi soyut madde var. Mesih’in aldığı tomarın yedi mührü vardı. Rab İsa gelecekte tomarı alıp yedi mührünü açacağı zaman meleklerin söylediklerinin hepsini alacak. Ancak ebedî Tanrı Oğlu olan İsa Mesih zaten bunlara sahip değil mi? Pavlus, bilginin ve bilgeliğin bütün hazinelerinin saklı olduğu Mesih sözleriyle bu gerçeği ifade etti (Koloseliler 2:3, Kutsal Kitap). Fakat Mesih dünyamıza geldiği zaman insanlar O’nun eksiksiz bilgisini ve bilgeliğini bile hor gördüler. Kusursuz olan İsa Mesih’i bir suçlu gibi çarmıha gerdiler. Ancak yaklaşan bir günde ölüme alçaltılan Rab İsa, yüceltilecek. Kesilmiş olan Kuzu, kimsenin hor göremeyeceği Kral olarak dünyamıza dönecek. Rab İsa, kuvveti, serveti, bilgeliği, gücü, onuru, yüceliği ve bereketi almaya layıktır.
13Gökte, yer üzerinde, yer altında, deniz üzerinde ve bunların içerisindeki tüm yaratıkların hepsinin “Övgü, onur, yücelik ve kudret sonsuza dek tahtın üzerinde Oturan’a ve Kuzu’ya aittir. Âmin!” dediklerini duydum. 14Dört canlı varlığın da “Âmin” dediklerini duydum. İhtiyarlar yere kapanıp tapındılar.
Önceki ayetlerde dört canlı varlık, yirmi dört ihtiyar ve yüz milyonlarca melek Kuzu’nun mirası ve yüceliği almaya layık olduğunu söylediler. Onlar seslendikten sonra Yuhanna, evrende olan her yaratığın beraberce, “Övgü, onur, yücelik ve kudret sonsuza dek tahtın üzerinde Oturan’a ve Kuzu’ya aittir. Amin!” diye ikrar ettiğini duydu. Mesih’e iman etmemiş olan her insan da bu ikrarda bulundu. Rab İsa miras olarak Krallığı alınca dünyada yaşamış olan her insan O’nun önünde diz çökecek (Filipililer 2:10-11). Yuhanna onların seslerini bu noktada duydu. Bir olan Baba ve Oğul’a, eşit bir şekilde tapınılacak. Dört canlı varlık bölüm sonunda “Âmin” dediler. İhtiyarlar tekrar yere kapanıp tapındılar.