Vahiy Bölüm 4
'Bunlardan sonra gerçekleşmeleri gerekenleri sana göstereceğim.'

1Bunlardan sonra gördüm: ve işte, gökte açılmış bir kapı vardı. İşittiğim, benimle konuşan, bir borazan sesine benzeyen ilk ses “Buraya çık! Bunlardan sonra gerçekleşmeleri gerekenleri sana göstereceğim.” diyordu.

Yuhanna gökte açılmış bir kapı gördü. Borazan sesine benzeyen bir ses Yuhanna’yı yukarıya çağırdı. Bu ses, Yuhanna’nın bölüm 1’de işittiği Rab İsa’nın sesiydi (bkz. 1:10-13). Birinci bölümün sonunda Rab İsa Yuhanna’ya, “…gördüklerini, olmakta olanları ve bunlardan sonra olmak üzere olanları yaz.” dedi (1:19). Yuhanna Bölüm 1’de “gördüklerini” ve Bölüm 2-3’te “olmakta olanları” yazdı. “Bundan sonra olmak üzere olanlar,” bölüm 4-22’nin konusudur. Bu üçüncü ana konuyu açan 4:1 ayetinde Rab İsa, “Bunlardan sonra gerçekleşmeleri gerekenleri sana göstereceğim.” dedi.

Vahiy kitabının ilk üç bölümünde “kilise” kelimesi 19 kez bulunuyor. Vahiy kitabının diğer on dokuz bölümünde “kilise” kelimesi sadece bir kez, kitabın sonunda bulunuyor. Dünyada gerçekleştirilecek olan yargılar ve belalar bölüm 6-18’de anlatılıyor. Ancak bu anlatımda “kilise” kelimesi bir kez bile bulunmuyor. Peki neden? Rab İsa Filadelfya kilisesine yazılan mesajda Kendisine iman edenlere bir vaat verdi. Bugün hâlâ geçerli olan bu vaatte Mesih, “Sabrım hakkındaki sözü tuttuğun için ben de seni, dünyada yaşayanları sınamak için tüm yeryüzü üzerine gelmek üzere olan sınama saatinden esirgeyeceğim.” dedi (3:10). Rab İsa, Kendisine iman etmiş olan her insanı dünya üzerine gelmek üzere olan sınama saatinden esirgeyecek. İsa, bu sürede gerçekleşecek olan yargılar ve belalar başlamadan önce bizi dünyadan Kendisi’yle beraber olmak üzere alacak. Sesi borazan sesine benzeyen Mesih “Buraya çık!” emriyle Yuhanna’yı yukarıya çağırdı. Mesih gelecekte de aynı sesle bizi ansızın yukarıya çağıracak. Bu olayı anlatan aşağıdaki ayetleri tekrar okuyalım:

Rab’bin sözüne dayanarak size diyoruz ki, biz yaşamakta olanlar, Rab’bin gelişinde hayatta olanlar, gözlerini yaşama kapayanların önüne asla geçmeyeceğiz. Rab’bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin seslenmesiyle, Tanrı’nın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih’e ait ölüler dirilecek. Sonra biz yaşamakta olanlar, hayatta olanlar, onlarla birlikte Rab’bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab’le birlikte olacağız. (1. Selanikliler 4:15-17, Kutsal Kitap)

2Hemen Ruh’ta oldum ve işte, gökte bir taht duruyordu ve tahtın üzerinde bir Oturan vardı. 3Görünüşü yeşim ve kırmızı akik taşına benzerdi. Tahtın etrafında zümrüt taşına benzeyen bir gökkuşağı vardı.

Vahiy kitabında Yuhanna dört kez (1:10; 4:2; 17:3; 21:10) kendisinin “Ruh’ta” olduğunu veya “Ruh’ta” bir yere götürüldüğünü söyledi. Yuhanna yukarıya çağrıldığı zaman, Kutsal Ruh’un sahipliğinde ve yönetiminde kalarak göğe götürüldü. Yuhanna orada bir taht gördü. Bu tahtın üzerinde “bir Oturan” vardı. Fakat Yuhanna tahtın üzerindeki Oturan’ı açık bir şekilde görmedi. Yuhanna gördüğü tahtı tarif etti: “Görünüşü yeşim ve kırmızı akik taşına benzerdi. Tahtın etrafında zümrüt taşına benzeyen bir gökkuşağı vardı.” Hezekiel peygamber de Tanrı’nın tahtını gördüğü zaman bir gökkuşağı görmüştü (Hezekiel 1:28).

4Tahtın etrafını yirmi dört taht çevrelemişti. Bu tahtlar üzerinde oturmakta olan, beyaz giysilerle giyinmiş ve başlarında altın taçlar bulunan yirmi dört ihtiyar [gördüm].

Yuhanna, Tanrı’nın tahtını çevreleyen yirmi dört taht gördü. Bu tahtlar üzerinde oturan yirmi dört “ihtiyar” vardı. Bu ihtiyarlar kimlerdir? Hem tarihî olarak İsrail’in toplumsal hayatında hem de son iki bin yıl boyunca kiliselerin bünyesinde “ihtiyar” unvanı kullanıldı. Yetişkin yaşta ve ruhsal olgunlukta bulunan bir kişi önder olarak sorumluluk aldığı zaman, bu kişi bir “ihtiyar” olarak tanındı. Yuhanna gökte beyaz giysilerle giyinmiş, başlarında altın taçlar bulunan yirmi dört ihtiyar gördü. Peki bu sayı neden yirmi dört? Bu kitabın 21. bölümünde Yuhanna göksel Kutsal Yeruşalim kentinin şeklini tarif etti. İsrail’in on iki oymağının isimleri kentin surlarının on iki kapısı üzerine yazılıydı. Mesih’in on iki elçisinin isimleri kentin surlarının on iki temelinin üzerindeydi. Vahiy kitabında Yuhanna’nın tam on iki kez gördüğü yirmi dört ihtiyar, İsrail’i temsil eden on iki kişi ve kiliseyi temsil eden on iki kişi olabilir. Buna göre her iki gruptan da hakikî imanlı olan kişiler Tanrı’nın huzurunda birliktedirler. Ayrıca bu iki grubun kimliği ölümden sonra da tanınacak.

5Tahttan şimşekler, sesler ve gök gürlemeleri çıkıyordu. Tanrı’nın yedi Ruh’u olan yedi lamba, tahtının önünde ateşle yanıyordu. 6Tahtın önünde billura benzer, cam gibi bir deniz vardı.

Tanrı’nın tahtından çıkan şimşekler, sesler ve gök gürlemeleri, yaklaşan bir fırtınanın belirtileridir. Tahtın önünde yanan yedi lamba, Kutsal Ruh’u simgeliyor (bkz. 1:4-5). Ayrıca tahtın önünde bir de deniz vardı. Dünyanın esrarengiz ve bazen de tehlikeli olan denizlerinden farklı olarak Yuhanna’nın gökte gördüğü deniz “billura benzer, cam gibi” idi. Tanrı’nın tahtının önünde bulunan deniz, hiç karanlık barındırmayan bir denizdir.

Tahta çok yakın bir şekilde, tahtın etrafında bulunan, önden ve arkadan gözlerle dolu olan dört canlı varlık vardı. 7Birinci canlı varlık bir aslana benzer, ikinci canlı varlık bir danaya benzerdi. Üçüncü canlı varlıkta insan yüzü vardı ve dördüncüsü uçan kartala benzerdi.

Tanrı’nın tahtının etrafında bulunan dört canlı varlık Hezekiel peygamberin tarif ettiği Keruvlara benziyordu (bkz. Hezekiel 1:10; 10:14-15). “Keruv” bir melektir. Yuhanna’nın gördüğü canlı varlıklar, önden ve arkadan gözlerle doluydu. Buna göre hiç kimse onlar farkında olmadan Tanrı’nın huzuruna yaklaşamazdı. Bu dört canlı varlığın kişilikleri de anlam doludur. Çünkü her biri Mesih’in yaşamının farklı bir boyutunu ve işini yansıtıyordu.

Birinci canlı varlık bir aslana benzerdi. İsa Mesih, “Yahuda oymağından olan Aslan”dır (Vahiy 5:5). Mesih, Kral olarak bu dünyaya dönecek. İkinci canlı varlık bir danaya benzerdi. Hezekiel’in kullandığı İbranice sözcük (“öküz”) ve Yuhanna’nın kullandığı Grekçe sözcük (“dana”), Eski Antlaşma’nın Septuaginta Grekçe çevirisinde aynıdır. Bu sözcük kurbanlar için kullanıldı (bkz. Levililer 4:10; 9:4; İbraniler 9:12). Mesih, çarmıhta Kurban olarak öldü. Üçüncü canlı varlıkta insan yüzü vardı. Dünyamıza gelen Mesih’in bir unvanı da, “İnsanoğlu”dur. Dördüncü canlı varlık uçan kartala benzerdi. Kartal kanatları, Kutsal Kitap’ta “kurtarış” için kullanılan bir simgedir (bkz. Mısır’dan Çıkış 19:4; Vahiy 12:14). İsa Mesih, Kurtarıcı’dır. Dört canlı varlığın her biri, Mesih’in yaşamının bir boyutunu yansıtıyordu. Rab İsa, gelecek olan Kral, günahlarımız için kefaret sağlamış olan Kurban, aramızda yaşamış olan İnsanoğlu ve Âdem soyuna ebedî hayata kapı açmış olan Kurtarıcı’dır. Yuhanna’nın gördüğü dört canlı varlık Mesih’in bu işlerini yansıtmakla O’nu yüceltiyorlardı.

Ayet 2-7’de kullanılan “tahtın üzerinde,” “tahtın etrafında,” “tahtın etrafını…çevrelemişti,” “tahttan,” “tahtın önünde,” “tahta çok yakın” ifadeleri, bu ayetlerin odak noktasının Tanrı’nın tahtı olduğunu belli ediyor. O’nun tahtı cennetin odak noktası olacaktır.

8Dört canlı varlığın her biri altışar kanatla çepeçevre sarılıydı. Kanatlarının altları gözlerle doluydu. Gündüz ve gece dinlenmeden şöyle söylemektedirler:

“Kutsal, kutsal, kutsal,
kutsal, kutsal, kutsal,
kutsal, kutsal, kutsal,
Rab Tanrı, tüm kudrete sahip Olan,
Var Olmuş, var Olan ve gelecek Olan!”

Hezekiel peygamberin gördüğü Keruvların dörder kanadı vardı (Hezekiel 1:6). Yeşaya peygamberin gördüğü Serafların altışar kanadı vardı (Yeşaya 6:2). Yuhanna’nın gördüğü meleklerin de altışar kanadı vardı. Melekler bu kanatlarla hareket edebilir, kendilerini örtebilir ve Tanrı’nın kutsal tahtına kalkan olarak durabilirler (ayrıca bkz. Mısır’dan Çıkış 25:20; 37:9). Gözleriyle Tanrı’nın tahtına yaklaşan her şeyi denetlerler. Tabii ki Tanrı’nın bir korumaya ihtiyacı yoktur. Fakat Mesih’in kişiliğini ve işlerini yansıtan bu meleklerin Tanrı’nın kutsallığını tekrar tekrar ikrar etmelerinde bizim için önemli bir ders var: yalnız Kral, Kurban, İnsanoğlu ve Kurtarıcı olan İsa Mesih aracılığıyla bir kişi Tanrı’nın kutsal tahtına yaklaşabilir.

9Canlı varlıklar sonsuzca Yaşayan, taht üzerinde Oturan’a yücelik ve onur verip şükrettikçe, 10-11yirmi dört ihtiyar taht üzerinde Oturan’ın önünde yere kapanıp sonsuzca Yaşayan’a tapınırlar. “Rab ve Tanrımız, kutsal Olan, yüceliği, onuru ve kuvveti almaya layıksın çünkü Sen her şeyi yarattın ve Senin isteğin üzere her şey var oldu ve yaratıldı.” diyerek taçlarını tahtın önüne atarlar.

Gece gündüz, muhtemelen aralıklarla, bu dört canlı varlık seslenerek Tanrı’ya yücelik, onur ve şükran veriyorlar. O’nun tahtının etrafında bulunan yirmi dört ihtiyar bağımsız olarak hareket etmiyorlar. Ancak Mesih’in işlerini resmeden dört canlı varlık ses verince onlar da ses verirler. Yere kapanıp Tanrı’ya tapınırlar. İhtiyarlar ödül olarak aldıkları taçları tekrar tekrar Tanrı’nın tahtının önüne koyarlar. Bunu yapmakla ihtiyarlar bu ödülleri sadece Tanrı’nın lütfu sayesinde aldıklarını ikrar etmektedirler.

Yirmi dört ihtiyar, “Rab ve Tanrımız, kutsal Olan, yüceliği, onuru ve kuvveti almaya layıksın” sözleriyle Tanrı’ya övgü sunuyorlar. Fakat dört canlı varlığın söylediği gibi (ayet 8) Tanrı zaten tüm kudrete sahiptir. Buna göre ihtiyarlar Tanrı’nın yücelik, onur ve kuvvet “almaya layık” olduğunu neden söylerler? İhtiyarların dedikleri gibi, Tanrı her şeyi yarattı ve O’nun isteği üzerine her şey var oldu ve yaratıldı. Ancak yaşadığımız dünyada insanlar Tanrı’ya ait olan yüceliği, onuru ve kuvveti kendilerine almaya çalışıyorlar. Dünyanın bu gidişatının sonu gelecek. Evrenin her bir köşesinde olan her bir varlık Tanrı’ya tapınarak bütün yüceliğin, onurun ve kuvvetin O’na ait olduğunu bilecek.

SONRAKİ BÖLÜM

ÖNCEKİ BÖLÜM

ANASAYFA