Vahiy Bölüm 3
'Kendisi “Amin” olan, sadık ve hakiki Tanık olan, Tanrı’nın yaratılışının kaynağı olan şunları söylüyor...'

1Ve Sart’taki kilisenin meleğine yaz: Tanrı’nın yedi ruhuna ve yedi yıldıza sahip Olan şunları söylüyor: İşlerini biliyorum, şöyle ki “yaşayan” diye ismin varken ölüsün.

Eski Sart kenti bugünkü Manisa’nın Salihli ilçesindeydi. Sart’taki kiliseye yazılan mesaj çok serttir. Rab İsa Kendisini “Tanrı’nın yedi ruhuna ve yedi yıldıza sahip Olan” olarak tarif ediyor. “Yedi ruh,” Tanrı’nın Kutsal Ruhu’dur ve “yedi yıldız,” kiliseler için görevli olan meleklerdir (bkz. 1:4-5,20 notları). Tanrı’nın Ruh’una ve görevli meleklere sahip olan İsa Mesih, bütün kiliselerin varlığına hakimdir. Sart’taki kiliseye Hâkim olan Mesih’in kanaati açıktır: “yaşayan” diye ismi olan bu kilise ölüdür.

2Tetikte ol. Bırakmak üzere olduğun ruhsal kalıntıları koru. Çünkü Tanrım’ın önünde işlerini tamamlanmış bulmadım.

Sart’taki kilisenin geçmişinde hayat vardı. Zaman geçtikçe, belki ikinci nesil yetişkin olunca kilise ruhsal sağlığını besleyen iman gerçeklerini bırakmaya başladı. İsa onların uyanmalarını ve kalan ruhsal temelleri korumalarını söyledi. Rab İsa, “Çünkü Tanrım’ın önünde işlerini tamamlanmış bulmadım.” dedi. “Tanrım” hitabını kullanmakla İsa, Mesih olarak Kendi insanlığını ifade etmekteydi. İnsanî Mesih’in kendi işleri eksiksizdi. İsa, “Beni göndermiş Olan, Benimledir. Baba Beni yalnız bırakmadı. Çünkü Ben, her zaman O’nu hoşnut eden işleri yaparım.” dedi (Yuhanna 8:29). Kendi işleri Babasını her zaman hoşnut eden Mesih, Sart’taki kilisenin işlerini Tanrı’nın gözünde eksik buldu. Hakikî imandan kaynaklanmayan dini eylemler her zaman Tanrı’nın gözünde eksik kalır.

3Bunun için, nasıl aldığını ve duyduğunu hatırla, bunları koru ve tövbe et. Nitekim tetikte olmazsan hırsız gibi üzerine geleceğim ve hangi saatte üzerine geleceğimi hiç bilmeyeceksin.

İsa Mesih bütün insanların günahları için kurban olarak öldü ve üçüncü gün ölümden dirildi. Ancak her insanın, bu Müjde’yı duyduğu zaman kendi iman kararını vermesi lazım. Bir kişinin bir kiliseye bağlı olması bu kişinin kurtuluşunu sağlamıyor. Bunun için Rab İsa Sart’taki kiliseye bağlı olanlara bu uyarıyı verdi.

Mesih bir benzetmede Kendi ikinci gelişini bir hırsızın gelişine benzetti (bkz. Matta 24:42-44). Çünkü bir hırsız insanların beklemedikleri bir saatte gelir. Mesih’e iman eden insanlar O’nun gelişini özlemle beklerler. Fakat Mesih hakkındaki Müjde’yi önemsememiş olanlar için O’nun ikinci gelişi gazap getirecek. Onlar için O’nun dönüşü bir hırsızın gelişi gibi olacak. Sart’taki kilisede Müjde’yi duymuş ancak bu sözü bir kenarda bırakmış olanlar, beklemedikleri bir saatte gazaba uğramak tehlikesindeydiler.

4Ancak Sart’ta, aranızda az sayıda isim var ki, giysilerini kirletmemiştir. Benimle birlikte beyaz giysiler içinde yürüyecekler çünkü layıktırlar.

Sart’taki kiliseye yazılan mesajda “isim” sözcüğü dört kez kullanılıyor. Bu mesajın başında İsa, “İşlerini biliyorum, şöyle ki ‘yaşayan’ diye ismin varken ölüsün.” dedi. Sart’taki kilisenin çevresinde bilinen bir ismi vardı. Ancak bu kiliseye bağlı olan insanların çoğunda hakikî ruhsal hayat yoktu. Fakat bu kilise topluluğu bütün olarak ölü olduğu halde içinde az sayıda gerçek imanlı vardı. Rab İsa, “aranızda az sayıda isim var ki, giysilerini kirletmemiştir.” dedi. İsa bu gerçek imanlıları göz ardı etmedi ve diğerleriyle bir tutmadı. Aksine onlara özel bir vaat verdi: “Benimle birlikte beyaz giysiler içinde yürüyecekler çünkü layıktırlar.” Dünyada insanlar kendilerine birer isim yapma hevesindedirler. Bu, kalıcı bir kazanç değildir. Fakat bir insanın Tanrı’nın gözünde takdire şayan bir kişiliğe sahip olmasının değeri ebedîdir.

5Galip gelenin kendisi beyaz giysilerle giyinecek; ismini yaşam kitabından asla silmeyeceğim. İsmini Babam’ın önünde ve O’nun meleklerinin önünde ikrar edeceğim. 6Kulağı olan, Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin.

Ayet 5’te “isim” sözcüğü iki kez bulunuyor. Rab İsa Kendisine iman eden her insana, “ismini yaşam kitabından asla silmeyeceğim” ve “ismini Babam’ın önünde ve O’nun meleklerinin önünde ikrar edeceğim.” diyor. Mesih bize bu dünyanın fâni onuru yerine ebedî hayat ve Babası’nın huzurunda Kendi onayını vermek istiyor.

“Yaşam kitabı,” ayrıca Vahiy 13:8; 17:8; 20:12,15; 21:27 ayetlerinde bahsediliyor. İsimleri yaşam kitabında yazılı olanlar Tanrı’nın göksel kentine girecekler. İsa neden “Galip gelenin…ismini yaşam kitabından asla silmeyeceğim.” dedi? Mesih’e iman etmiş olan bir kişinın ismi sonradan yaşam kitabından silinebilir mi? Cevap; hayır! Bunun için İsa “asla” dedi. Sart’taki topluluğa ait olanların çoğu ruhsal olarak ölüydü. Bu kişiler tövbe etmezlerse, Rab İsa onların üzerine hırsız gibi gelerek hesap soracak. Ancak kilisede bulunan az sayıdaki gerçek imanlı bu uyarıyı duydukları zaman, “Topluluğumuz yargılanınca bize ne olacak?” diye endişelenip merak ederler. Rab İsa bu imanlılara güven vermek için her biri hakkında, “ismini yaşam kitabından asla silmeyeceğim.” dedi.

7Ve Filadelfya’daki kilisenin meleğine yaz: Kutsal Olan, güvenilir Olan, Davut’un anahtarına sahip Olan, kapı Açan ve kendisinden başka hiç kimsenin o kapıyı ne kapatacağı ne de açacağı Kişi şunları söylüyor: 8İşlerini biliyorum. İşte, biraz gücün olduğu için, sözümü yerine getirdiğin için ve adımı inkar etmediğin için, açılmış, hiç kimsenin kapatamayacağı bir kapıyı senin önüne verdim.

Eski Filadelfya kenti bugünkü Manisa ilinin Alaşehir ilçesindeydi. Rab İsa, İzmir’deki kiliseye yazılan mesajda olduğu gibi, Filadelfya’daki kiliseye yazılan bu mesajda da hiç eleştiri yapmadı. Diğer kiliselere yazılan mesajlardan farklı olarak, Rab İsa bu mesajda “sözümü yerine [getirdin]” (ayet 8) ve “sabrım hakkındaki sözü [tuttun]” (ayet 10) dedi. Bu vurgu anlamlıdır. Filadelfya’daki kilise topluluğu Mesih’in sözüne sadık kaldı.

Mesajın başında İsa Kendisini “Kutsal Olan, güvenilir Olan” olarak tarif etti. Bu unvanlar Tanrı’ya ait unvanlardır (bkz. Yeşaya 6:3; 1. Yuhanna 5:20). Sonra İsa Kendisini “Davut’un anahtarına sahip Olan, kapı Açan ve kendisinden başka hiç kimsenin o kapıyı ne kapatacağı ne de açacağı Kişi” olarak tarif etti. Bu unvan Yeşaya peygamberin sözlerinden geldi. Yahuda Kralı Hizkiya’nın Şevna adlı kibirli bir kâhyası vardı. Tanrı Şevna’yı reddedip onun yerine Elyakim adlı bir kişiyi koydu. Elyakim’le ilgili olarak Tanrı, “Ve Davud evinin anahtarını onun omuzuna koyacağım; ve o açacak ve kimse kapamıyacak; ve o kapıyacak ve kimse açmıyacak.” dedi (Yeşaya 22:22, eski çeviri). Elaykim kendi kanaatine göre Kral Hizkiya’nın evinin kaynaklarını işletebiliyordu. Tanrı bu kişiyi Mesih’i önceden resmetmek için kullandı. Elyakim’in Yahuda krallığının hazinesi üzerinde yetkili olduğu gibi, İsa Mesih de Tanrı’nın kuracağı krallığın hazinesi üzerinde yetkilidir. Rab İsa Filadelfya’daki kiliseye bu hazinenin kaynaklarının kapısını açtı. Bugün de Mesih, O’nun sözünü tutup isteğini yapmak isteyen herkesin ihtiyaçlarını karşılar.

9İşte Şeytan’ın havrasından olanları, yani Yahudi değilken yalan konuşup kendilerinin Yahudi olduklarını söyleyenleri [sana] veriyorum. Bunu anla: onları gelip ayaklarının önünde eğilir ve seni sevdiğimi bilir kılacağım.

Eski İzmir’deki kiliseye yazılan mesaj da “Şeytan’ın havrası”ndan bahsetti (bkz. 2:9). Mesih’i reddeden bazı Yahudiler, Mesih’e iman eden kişilere karşı koyuyorlardı. Bu ayetteki “Bunu anla: onları gelip ayaklarının önünde eğilir ve seni sevdiğimi bilir kılacağım.” sözü, imanlı olmayan bu Yahudilerin yaptıkları baskının ne kadar yanlış olduğunu vurguluyor. Çünkü İsrail tarihte benzer şekilde baskı altında kaldığı zaman, Tanrı onlara bu söze benzer bir vaat vermişti (Yeşaya 60:14). Bugün de Mesih’e iman edenler baskılara ve haksızlıklara uğrayabilirler. Fakat Mesih, eziyet gören Kendi halkının hakkını arayıp bu halkın O’nun sevdiği halk olduğunu açığa çıkaracak.

10Sabrım hakkındaki sözü tuttuğun için ben de seni, dünyada yaşayanları sınamak için tüm yeryüzü üzerine gelmek üzere olan sınama saatinden esirgeyeceğim.

Rab İsa, “tüm yeryüzü üzerine gelmek üzere olan sınama saatinden” bahsetti. Bu sınama sıkıntılar ve belaları kapsayacak. Daniel peygamberin yazılarında öngörülen bu süre Vahiy 6-18 bölümlerinin konusudur. Bu “sınama saati” yedi yıl sürecek. Bu sürenin sonunda İsa Mesih, Kral olarak dünyaya dönecek (bkz. Vahiy 19).

İsa Mesih, günahlarımız için kefaret sağlamak üzere çarmıhta kurban olarak öldü. Ölümünden sonraki üçüncü gün İsa ölümden dirildi. Filadelfya’daki kilise topluluğu O’nun çarmıhta çektiği acılar (O’nun sabrı) hakkındaki sözü imanla tutmuştu. Bunun için İsa, onları gelecekteki yedi yıllık sıkıntı zamanından esirgeyeceğini söyledi. Bu vaat sözü Filadelfya’daki kiliseye yazıldı. Fakat diğer topluluklara yazılan mesajlarda olduğu gibi, bu kiliseye yazılan mesajın sonunda “Kulağı olan, Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin.” sözü bulunuyor. Rab İsa’nın Filadelfya’daki kardeşlere verdiği vaat, O’nun ölümünün sağladığı kefaret hakkındaki sözü tutan her insana verilmiştir. Mesih, sıkıntılar ve belalarla tanımlanan gelecekteki yedi yıllık sınama süresinden önce gelip Kendisine iman etmiş olan her insanı bu dünyadan alacak. Mesih bizi gelmek üzere olan sınama saatinden esirgeyecek.

Önceki bölümün notlarının sonunda okuduğumuz ayetleri tekrar okuyalım:

Rab’bin sözüne dayanarak size diyoruz ki, biz yaşamakta olanlar, Rab’bin gelişinde hayatta olanlar, gözlerini yaşama kapayanların önüne asla geçmeyeceğiz. Rab’bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin seslenmesiyle, Tanrı’nın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih’e ait ölüler dirilecek. Sonra biz yaşamakta olanlar, hayatta olanlar, onlarla birlikte Rab’bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab’le birlikte olacağız. (1. Selanikliler 4:15-17, Kutsal Kitap)

Bu umut, Rab İsa Mesih’e iman etmiş olan her insan için sözle anlatılamaz bir güven ve sevinç kaynağıdır.

11Ansızın geliyorum. Kimse tacını almasın diye sahip olduğunu sıkı tut.

Rab İsa’nın bahsettiği taç bir ödüldür (bkz. 2:10). Her gerçek imanlının sonsuz kurtuluşu Mesih’in sağladığı kefaret sayesinde kesindir. Ancak ödüller her imanlının Rab’bimiz için ettiği hizmete bağlı olarak verilir.

12Galip geleni Tanrım’ın tapınağında bir sütun yapacağım ve böylece dışarıya hiç çıkmayacak. Tanrım’ın adını, Tanrım’ın kentinin adını, yani gökten inen yeni Yeruşalim’in adını ve benim yeni adımı onun üzerine yazacağım. 13Kulağı olan, Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin.

Bu ayette İsa “Tanrım’ın tapınağı,” “Tanrım’ın adı” ve “Tanrım’ın kenti” sözlerini kullandı. İsa Mesih ebedî Tanrı Oğlu ise neden “Tanrım” dedi? İsa, ölümden dirilişinden sonra mezara gelmiş olan Mecdelli Meryem’e, Kardeşlerime git ve onlara söyle, benim Babam’ın ve sizin Babanız’ın, benim Tanrım’ın ve sizin Tanrınız’ın yanına çıkıyorum. dedi (Yuhanna 20:17, Kutsal Kitap). İsa Meryem’e “bizim Tanrımız’ın yanına” veya “bizim Babamız’ın yanına” demedi. Mesih’in Tanrıyla ilişkisi diğer insanların Tanrıyla ilişkisinden farklıydı. Eski Antlaşma yazılarında İsrailliler toplu olarak Tanrı’yı “Babamız” olarak tanıdılar (Yeşaya 63:16; 64:8). Fakat hiçbir Yahudi Tanrı’ya “Babam” olarak hitap etmezdi. Oysa İsa, Babam hâlâ çalışmaktadır, ben de çalışıyorum. dedi. Bunu duyan Yahudiler O’nu öldürmek istediler (bkz. Yuhanna 5:15-18).

Ebedî Tanrı Oğlu bu dünyaya geldiği zaman O’na bir beden hazırlandı (İbraniler 10:5). Adem’in soyunun günah bedelini ödemek için O bu dünyaya geldi. İnsanların günahlarının kefaretini sağlamak için ebedî Tanrı Oğlu …kul suretini alıp insanların benzeyişinde oldu ve ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan görünümünde bulunup kendisini alçalttı. Ölüme, hatta çarmıh ölümüne, itaatkâr oldu. (Filipililer 2:7-8). İsa kusursuz insan olarak yaşadı ve kurban olarak öldü. Üçüncü gün ölümden dirildi. Şimdi gökte olan ebedî Tanrı Oğlu İsa Mesih, insanlığını bırakmamıştır. Vahiy 3:12’de O’nun üç kez “Tanrım” demesi, bu gerçeği vurguluyor. Ayette konuşan Kişi, aramızda yaşamış olan Mesih’tir. Göksel kutsal kentte biz O’nunla beraber olacağız. İnsanoğlu olarak bu dünyaya gelmiş olan İsa, her bir gerçek imanlıyı Tanrı’nın tapanağında birer sütun yapacak. Her gerçek imanlının üzerine Tanrı’nın adını ve Tanrı’nın kentinin adını yazacak.

Yuhanna Vahiy’in 21. bölümünde Tanrı’nın göksel kentini gördü. Ancak Yuhanna kentte bir tapınak görmedi. Çünkü Tanrı’nın Kendisi kentin tapınağı olacak (Vahiy 21:22). Rab İsa, her bir gerçek imanlıyı bu tapınakta ruhsal birer sütun yapacak. Üzerimize Tanrı’nın adını ve Tanrı’nın kentinin adını yazacak. Tanrı’ya ait olacağız. O’nun huzuru ebedî evimiz olacak. Mesih ayrıca Kendi yeni adını da üzerimize yazacak. Mesih’in adı her zaman İsa olacak (bkz. Filipililer 2:9-11). Fakat ayrıca, Onun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak (Yeşaya 9:6, Kutsal Kitap). Bu dünyada Rab İsa’nın ismi bazen gösterilmesi gereken hürmetle anılmamaktadır. Fakat gelecekte O’nun isminin yüceliği her yerde ebediyen tanınacak.

14Ve Laodikya’daki kilisenin meleğine yaz: kendisi “Amin” olan, sadık ve hakiki Tanık olan, Tanrı’nın yaratılışının kaynağı olan şunları söylüyor:

Laodikya, bugünkü Denizli kentine yakındı. Laodikya’daki kiliseye yazılan mesajın başında Rab İsa Kendisini “‘Amin’” olan, sadık ve hakikî Tanık olan, Tanrı’nın yaratılışının kaynağı olan” sözleriyle tarif etti. Yuhanna kitabının ilk ayetleriyle bağlantı kurabiliriz: Başlangıçta Söz vardı, Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. O başlangıçta Tanrı’yla birlikteydi. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu ve var olmuş olan hiçbir şey O’nsuz var olmadı (Yuhanna 1:1-3). Yuhanna 1:14 ayetinde bu anlatımın devamı var: Söz beden halini aldı ve aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini – Baba’dan gelen biricik Oğulun yüceliğine ait bir yüceliği – gördük. Lütuf ve gerçekle doluydu. Başlangıçta Tanrı’yla birlikte ve Kendisi Tanrı olan “Söz,” ebedî Tanrı Oğlu’dur. O’na bir beden hazırlandı (İbraniler 10:5) ve Kendisi aramızda yaşadı. Bu Kişi, İsa Mesih’tir. “Söz” olarak Rab İsa, Tanrı’nın yaratılışının kaynağıdır: Var olmuş olan hiçbir şey O’nsuz var olmadı. Tanrı’nın Sözü olan Mesih, Babası’na “sadık ve hakikî Tanık”tır. Rab İsa ayrıca Tanrı’nın sözünü tamamlayan ve teyit eden “Amin”dir. İsa’nın bu mesaja bu şekilde başlaması, Laodikya’daki kilisenin O’nun sözünü ihmal etmekte olduğuna ve bu yüzden verimsiz kaldığına atıfta bulunuyor.

15İşlerini biliyorum: soğuk değilsin, sıcak da değilsin. Keşke ya soğuk ya da sıcak olsaydın. 16Madem ki ne sıcak ne de soğuksun, ılıksın, seni ağzımdan kusmak üzereyim.

Laodikya’daki kilise ruhsal olarak ne soğuk ne de sıcaktı, ılıktı. Rab İsa, bu kilise topluluğuna, “Keşke ya soğuk ya da sıcak olsaydın.” dedi. İsa bir kilisenin soğuk olmasını ister mi? Sart’taki kiliseye yazılan mesaj (3:1-6) bize bu noktada yardımcı olur. Sart’taki kilise ruhsal olarak ölüydü. Rab İsa bu kiliseye, “Nitekim tetikte olmazsan hırsız gibi üzerine geleceğim ve hangi saatte üzerine geleceğimi hiç bilmeyeceksin.” dedi (ayet 3). Fakat Sart kilisesinde az sayıda kişi Mesih’e sadık kalmıştı. Onlar Mesih’le birlikte “beyaz giysiler içinde yürüyecekler çünkü layıktırlar” (ayet 4). Sart’taki kilise topluluğunda soğuk soğuktu ve sıcak sıcaktı. Gerçek imanlı olanlar ve gerçek imanlı olmayanlar arasındaki ayrım belliydi. Ancak Laodikya kilisesinde herkes aynı görünüyordü. Çünkü Rab’bi tanıyanlarda ruhsal bir hararet yoktu. Rab’bi tanımayanlar ise Tanrı’yla ilişkilerinin yeterli olduğunu düşündüler. Bu iki grubun yaptıkları işler, gerçek imanlı olanlar ve olmayanlar arasında bir fark göstermiyordu.

Rab İsa, Laodikya’daki kilise topluluğunun ruhsal halinin ılık olması sebebiyle, “seni ağzımdan kusmak üzereyim.” dedi. Efes’teki kiliseye yazılan mesajda İsa, “Eğer tövbe etmezsen, ansızın sana gelirim ve kandilliğini yerinden kaldırırım.” dedi. Her iki kiliseye yazılan uyarı da aynı anlamı taşımakta olabilir. Ancak Laodikya’daki topluluğa yazılan mesajda kullanılan “ağızdan kusmak” tabiri muhtemelen daha ani ve daha şiddetli bir hareketin uyarısıdır. Rab İsa Laodikya’daki gerçek imanlılara daha sonrasında (ayet 19-21) ayrıyeten konuşacak.

17 “Zenginim, varsıllaştım ve hiçbir şeye ihtiyacım yok” derken sefil, acınacak hâlde, yoksun, kör ve çıplak olan kişinin kendin olduğunu bilmiyorsun. 18Bu yüzden benden, varsıllaşasın diye ateşte arıtılmış altın, giyinip çıplaklığının utancı gözükmesin diye beyaz giysiler ve göresin diye gözlerine sürmek üzere merhem satın almanı salık veriyorum.

Laodikya’daki kilisenin durumu, eski İzmir’deki kilisenin durumunun tersiydi. Maddî olarak fakir olan İzmir kilisesi, ruhsal olarak zengindi (2:8-9). Maddî olarak zengin olan Laodikya kilisesi, ruhsal olarak fakirdi. Bununla beraber Laodikya kilisesi kendi ruhsal ihtiyacının farkında değildi. “Zenginim, varsıllaştım ve hiçbir şeye ihtiyacım yok.” sözü kilisenin ortak düsüncesiydi. Rab İsa onların gerçek halini belirterek bu topluluğun “sefil, acınacak hâlde, yoksun, kör ve çıplak” olduğunu söyledi.

Laodikya’daki kilise ruhsal olarak ılıktı. Fakat buna rağmen gurura kapılmış bir topluluktu. Rab İsa kiliseyi ağzından kusmak üzereydi. Ancak bu ayetlerde İsa, bu kilisenin gerçek ihtiyaçlarının karşılanması için bu topluluğa yol gösterdi: “Bu yüzden benden, varsıllaşasın diye ateşte arıtılmış altın, giyinip çıplaklığının utancı gözükmesin diye beyaz giysiler ve göresin diye gözlerine sürmek üzere merhem satın almanı salık veriyorum.” Bu teklif, Tanrı’nın Yeşaya peygamber aracılığıyla verdiği teklif gibidir: “Ey susamış olanlar, sulara gelin, parası olmayanlar, gelin, satın alın, yiyin. Gelin, şarabı ve sütü parasız, bedelsiz alın. (Yeşaya 55:1, Kutsal Kitap). Her insanın Tanrı’nın lütfuna ihtiyacı var. Ancak sadece kendi ihtiyacının farkında olan bir kişi Tanrı’ya gelebilir. Tanrı’ya boş ellerle gelmemiz gerekiyor. Çünkü bu bereketleri almak için karşılığında ödeyecek bir şeyimiz yok.

Muhtemelen bu mesajın hitap ettiği insanların çoğu bu kiliseye bağlı oldukları halde gerçek imanlılar değildi. Yalnızca bir kiliseye bağlı olmak bir insanı kurtarmaz. Peki, gerçek bir imanlı da ruhsal olarak kör olabilir mi? Maalesef gerçek bir imanlı da Rab’den uzaklaşıp ruhsal aydınlıktan yoksun kalabilir. Elçi Petrus, olgunlaşmakta olan her imanlıda bulunacak nitelikleri sıraladıktan sonra, “Bu niteliklere sahip olmayan uzağı göremez, kördür. Eski günahlarından temizlendiğini unutmuştur.” dedi (2. Petrus 1:9, Kutsal Kitap). İsa Mesih’e iman etmiş olan her insan ömrü boyunca Rab’bimize alçakgönüllülükle yaklaşmalıdır. Kalıcı bir değere sahip olan servete, Mesih’in kanıyla temizlenmiş giysiye ve ruhsal gerçekleri görebilen gözlere her zaman ihtiyacımız olacak.

19Sevdiklerimi ben azarlarım ve terbiye ederim. Bunun için azimli olup tövbe et.

İncil’in İbraniler kitabının yazarı Süleyman’ın Özdeyişleri’nden bir alıntı kullanarak, Ayrıca, size oğullar diye hitap eden çağrıyı unutmuş oldunuz: “Oğlum, Rab’bin verdiği terbiyeyi hafife alma. Kendisi tarafından azarlandığın zaman, tükenme de. Çünkü Rab, sevdiği kişiyi terbiye eder, kabul ettiği her oğulu değnekle terbiye eder.” dedi (İbraniler 12:5-6). Bu ayetlere göre terbiye eden, azarlayan Kişi, Rab’bin Kendisidir. Laodikya’daki kiliseye yazılan mesajda İsa aynı sözleri kullanarak, “Sevdiklerimi ben azarlarım ve terbiye ederim.” dedi. İsa Mesih, Rab’bin Kendisidir. Aynı ayetlere göre, terbiye edilen, azarlanan kişiler, Rab’bin sevdiği oğullarıdır. Buna göre, Laodikya kilisesinde Tanrı’nın çocukları olan gerçek imanlılar vardı. İsa Mesih bunları terbiye edecek. Mesih, Laodikya’daki gerçek imanlıları azimli olup tövbe etmeye çağırdı.

20İşte, kapıda duruyorum ve çalıyorum. Biri sesimi duyar ve kapıyı açarsa, hem girip onun yanına geleceğim hem de Ben onunla o da Benimle yemek yiyeceğiz.

İsa’nın kullandığı mecazda Kendisi, Laodikya kilisesinin kapısında durup kapıyı çalıyordu. Rab İsa ılık ve gurura kapılmış olan bu topluluğun dışında kaldı. Bir kişi O’nun sesini duyup kapıyı açarsa, Mesih bu kişinin yanına gelip sofra kuracak. “Ben onunla o da Benimle yemek yiyeceğiz” derken Rab İsa, birebir gerçekleşecek bir paydaşlıktan bahsediyordu. Bugün de Rab’bin sözünü okuyup sesini duyan her insana bu teklif sunuluyor.

21Benim de galip gelip Babam’la beraber O’nun tahtına oturduğum gibi, galip gelene benimle beraber tahtıma oturma [hakkını] vereceğim. 22Kulağı olan, Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin.

Rab İsa Mesih’e iman etmiş olan her insan O’nunla beraber O’nun krallığında krallık sürecek. Rab İsa ebedî Tanrı Oğlu olduğu için, Babasıyla beraber Babasının tahtına oturdu. Rab İsa İnsanoğlu olduğu için, biz O’nunla beraber O’nun tahtına oturacağız. Bu ayetin çizdiği resim, İsa Mesih’in Tanrı ve insanlar arasındaki Aracılığının güzel bir portresidir.

SONRAKİ BÖLÜM

ÖNCEKİ BÖLÜM

ANASAYFA