Ayet 1-7
1Bunlardan sonra gökte büyük bir kalabalığın güçlü sedasını andıran bir ses işittim. “Haleluya! Kurtarış, kuvvet ve yücelik Tanrımız’a aittir! 2Çünkü O’nun yargıları hakikate göre ve adildir. Çünkü fuhuşuyla dünyayı tahrip eden büyük fahişeyi yargıladı ve fahişenin eliyle akıtılan hizmetkârlarının kanının öcünü aldı.” diyordu. 3İkinci kez, “Haleluya! Fahişenin [yargısının] dumanı sonsuzca tütecek!” dedi.
“Büyük bir kalabalık” ifadesi sadece üç kez Vahiy kitabında bulunuyor. Yuhanna, kitabın yedinci bölümünde, “her ulustan; kavimlerden, halklardan ve dillerden, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık” gördü (7:9). Bu kalabalıktaki insanlar “büyük sıkıntıdan [çıkanlardı]” (7:14). Bu imanlıların hepsi muhtemelen öldürüldüler (bkz. 6:9-11’le ilişik notlar). “Büyük bir kalabalık” ifadesi daha sonrasında yalnızca 19:1,6 ayetlerinde bulunuyor. Yukarıdaki ayetlerde seslenen kalabalık, Tanrı’nın kurtarışı, kuvveti ve yüceliğiyle alâkalı coşuyor. Çünkü Tanrı, “fahişenin eliyle akıtılan hizmetkârlarının kanının öcünü aldı.” Bu kalabalıktakiler, Yuhanna’nın yedinci bölümde gördüğü şehitler ve bu şehitlerden sonra öldürülen kardeşler olabilir. Buna göre, bu büyük kalabalığın coşkusu hemen anlaşılır. Çünkü Tanrı, Babil’i yargılamakla bu kardeşlerin kanının öcünü aldı.
“Haleluya” kelimesi İncil’de yalnızca dört kez bulunuyor. Hepsi bu bölümün ilk altı ayetindedir. “Haleluya,” “RAB’bi öv” anlamına gelen, kökeni İbranice olan bir kelimedir. Yukarıdaki ayetlerde iki kez “Haleluya!” diyen kalabalık, Tanrı Babil’i yargıladığı için O’nu övüyorlar. Tanrı’nın Babil’i yargılaması, O’nun yargılarının hakikate göre ve adil olduğunu gösteriyor. Tanrı’nın bu kardeşleri sevindiren yargılama eylemi, muhtemelen hem Vahiy 17’de açıklanan dinsel sistemin hem de Vahiy 18’de açıklanan ticari kentin yargılarını kapsıyor. Bu kardeşler, Babil’in “[yargısının] dumanı sonsuzca tütecek!” dediler. Elçi Petrus, dünyanın gelecekte yanıp tükeneceğini söyledi (2. Petrus 3:10). Buna göre, yargısının dumanı sonsuzca tüten “Babil,” bu dinsel sistemin ve sahte Mesih’e bağlı olan ticari merkezin günahlarını işleyen kişiler anlamına gelmekte olabilir. Çünkü fiziksel dünya yanıp tükenecektir. Fakat Babil’in günahlarını işlemiş olan insanların yargısının dumanı sonsuzca tütecektir.
4Yirmi dört ihtiyar ve dört canlı varlık yere kapanıp, “Amin! Haleluya!” diyerek tahtın üzerinde oturan Tanrı’ya tapındılar.
Yirmi dört İhtiyar (4:4) ve dört canlı varlık (4:6-8) büyük kalabalığın sedasına katılıp üçüncü “Haleluya!”’yı haykırdılar ve Tanrı’ya tapındılar.
5“Ey, O’nun bütün hizmetkarları ve O’ndan korkanlar, küçükler büyükler, Tanrımız’ı övün!” diyen bir ses tahttan yükseldi. 6Büyük bir kalabalığın, çağlayan suların ve güçlü gök gürlemelerinin seslerine benzeyen sesler işittim: “Haleluya! Çünkü tüm kudrete sahip olan Rab Tanrımız krallık sürmeye başladı! 7Sevinelim, coşalım ve yüceliği O’na verelim. Çünkü Kuzu’nun düğünü gelip çattı. Kuzu’nun eşi kendisini hazırladı.” diyorlardı.
“Tanrımız’ı övün!” diyen bir ses tahttan yükseldi. Bu ses muhtemelen Tanrı’nın seçtiği bir meleğin sesiydi. Sonra üç farklı ses bu emre karşılık olarak dördüncü “Haleluya!”’yı haykırdı. Bu üç ses, kullanılan tariflere göre, ayet 1-3’deki büyük kalabalığın, Mesih’in sesini yansıtan meleklerin (bkz. 1:15) ve Tanrı’nın yargısını ilan eden meleklerin (bkz. 10:2-7) sesleriydi.
Bu üç ses daha sonra, “Çünkü tüm kudrete sahip olan Rab Tanrımız krallık sürmeye başladı!” dedi. Yirmi dört ihtiyar, yedinci borazanın çalınmasından sonra buna benzer bir söz söylediler: “Var olan ve var olmuş olan, tüm kudrete sahip olan Rab Tanrı, Sana şükrediyoruz. Çünkü büyük kuvvetini alıp hüküm sürdün” (11:16-18). Yedinci borazanın ilan ettiği yargı Babil’in yıkılışıydı. Buna göre, Tanrı’nın krallık sürmesi hakkında söylenen her iki kutlama sözü de Babil’in yargılanmasıyla ilgili olarak söylendi. Şeytan, sahte Mesih’i ve Babil’i kullanarak dünyaya egemen olmayı hedeflemişti. Babil’in yıkılışı, Şeytan’ın başarısızlığının nişanesidir. Sahte Mesih ve yanındaki sahte peygamber, Vahiy 19 bölümünün sonunda ateş gölüne atılacaklar.
Yuhanna’nın işittiği üç ses sonrasında, “Sevinelim, coşalım ve yüceliği O’na verelim. Çünkü Kuzu’nun düğünü gelip çattı. Kuzu’nun eşi kendisini hazırladı.” dedi. Bu sözün bu noktada söylenmesi, Babil ve Mesih’in gelini arasında bir tezat oluşturuyor. Babil bir fahişeydi (17:1; 18:3). Mesih’in gelini temiz ve kutsaldır. Babil yıkılacaktır. Mesih’in gelini bereket alacak.
Mesih’in gelini kimdir? Pavlus, kiliseyi (yedi yıllık sıkıntı süresinden önce İsa Mesih’e iman etmiş olanları) Mesih’in gelini olarak tarif etti: “Sizler için tanrısal bir kıskançlık duyuyorum. Çünkü sizleri el değmemiş kız gibi tek ere, Mesih’e sunmak üzere nişanladım.” (2. Korintliler 11:2, Kutsal Kitap).
Mesih’in düğününü ilan eden üç ses, “Kuzu’nun eşi kendisini hazırladı.” dedi. Bu cümlede kullanılan “eş” kelimesi, İsa’nın söylediği söze uyumludur: “Belleriniz kuşanmış, ışıklarınız yanar olsun; siz de efendileri düğünden döndüğü zaman gelip kapıyı çalınca, hemen ona açabilsinler diye, bekliyen adamlar gibi olun.” (Luka 12:35-36, eski çeviri). İsa, ikinci gelişinde (gökteki) “düğünden” dönmekte olacak. Mesih’in gelini olan kilisedeki bütün gerçek imanlılar, yedi yıllık sıkıntı süresinden önce bu düğün törenine katılmak üzere dünyadan göğe alınacaklar. Yuhanna’nın işittiği üç sesin ilan ettiği düğün, Mesih’in krallığında gerçekleşecek olan bin yıllık bir kutlamadır.
İsa, bir benzetmede, “Asilzade bir adam kendisine bir kırallık alıp dönmek üzre uzak bir memlekete gitti.” dedi (Luka 19:12, eski çeviri). Bu benzetmedeki “asilzade adam,” İsa’nın Kendisidir. Rab İsa, ilk gelişinde çarmıhta kurban olup ölerek günahlarımız için kefaret sağladı. İsa, ölümden dirilişinden sonra Babası’nın sağına oturdu (Mezmur 110:1; İbraniler 1:3). İsa gelecekte Kral olarak dünyaya dönecektir. Kendisine iman edenler, bin yıllık krallığında ve ebediyen bereket alacaklar.
Ayet 8-10
8Parlak ve temiz ince ketenle giyinme hakkı ona verildi. Çünkü giyindiği ince keten, kutsalların doğrulukta yaptıkları işlerdir.
Kilise dönemindeki gerçek imanlılar Mesih’in gelinidir. Ayet 7’de okuduğumuz gibi, “Kuzu’nun eşi kendisini hazırladı.” Mesih’in gelinine “parlak ve temiz ince ketenle giyinme hakkı verildi.” Bu ince keten, bu imanlıların doğrulukta yaptıkları işleri simgeliyor. Fakat bu imanlılar yaptıkları işler aracılığıyla kurtulmadılar. Elçi Pavlus bu gerçeği şöyle anlattı: “Ama Kurtarıcımız Tanrı’nın şefkati ve insana olan sevgisi göründüğü zaman, doğrulukta yaptığımız işlere dayalı olarak değil, Kendi merhametine göre yeniden doğuş yıkaması ve Kutsal Ruh’tan yenilemesiyle bizi kurtardı” (Titus 3:4-5). Kurtulan her insan, yalnızca Tanrı’nın lütfuyla, Mesih’in kanıyla sağlanmış olan yıkama aracılığıyla kurtuluyor. Ancak bir insan Mesih’e iman ederek kurtulduktan sonra, bu kişinin hayatı doğruluğa adanmalıdır. Mesih’in gelininin doğrulukta yaptığı işler, kendisini yüce damadı için hazırlayan bir gelinin parlak ve temiz süsleridir.
Elçi Pavlus, “Çünkü bedende yaşarken gerek iyi gerek kötü, yaptıklarımızın karşılığını almak için hepimiz Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız.” dedi (2. Korintliler 5:10, Kutsal Kitap). Kilise dönemine ait olan imanlılar Mesih’in ikinci gelişinde doğrulukta yaptıkları işleriyle giyineceğine göre, muhtemelen kilise dünyadan göğe alındığı zaman Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkacaktır.
9Melek bana, “Yaz! Kuzu’nun düğün şölenine çağrılmış olanlara ne mutlu!” dedi. Ayrıca, “Bu sözler, Tanrı’nın sözleridir. Doğrudur.” dedi.
Yuhanna’yla konuşan melek, “Kuzu’nun düğün şölenine çağrılmış olanlara ne mutlu!” dedi. İsa Mesih geliniyle beraber dünyaya döneceği zaman bir düğün ziyafeti olacak. Bu kutlama muhtemelen Mesih’in bin yıllık krallık süresi boyunca devam edecek. Her düğünde olduğu gibi bu düğüne de davet edilenler var ve gelinin kendisi var. Mesih’in düğün şölenine davet edilenler Mesih’in gelini değiller. Mesih’in düğün şölenine ve bin yıllık krallığına çağrılanlar, muhtemelen Mesih’in ilk gelişinden önce ve gelecekteki yedi yıllık sıkıntı süresinde iman edenler olacaktır.
Melek, “Kuzu’nun düğün şöleni” sözlerini kullandı. Melek, “Kralın düğün şöleni” diyebilirdi. Fakat İsa Mesih kurban kuzusu olarak çarmıhta günahlarımız için ölmeseydi ne düğün ne ziyafet ne gelin ne de çağrılan bir kişi olamazdı.
Melek, ilettiği mesajla ilgili olarak, “Bu sözler, Tanrı’nın sözleridir. Doğrudur.” dedi.
10Meleğe tapınmak için ayaklarının önünde yere kapandım. Bana, “Sakın yapma! Seninle ve İsa’nın tanıklığına sahip olan kardeşlerinle beraber ben bir hizmetkârım. Tanrı’ya tapın! Çünkü bu peygamberlik sözünün ruhu, İsa’nın tanıklığıdır.” dedi.
Yuhanna, gördüklerine hayran kaldığı için kendisiyle konuşan meleğe tapınacaktı. Ancak melek, “Sakın yapma!” dedi. Melekler, Mesih’e inanan insanların olduğu gibi, Tanrı’ya hizmet eden varlıklardır. Bunun için Yuhanna’nın bir meleğe tapınması yanlış olurdu ve Yuhanna’yla konuşan melek bunu kabul etmedi. Fakat İsa, insanların Kendisine tapınmalarını kabul etti (bkz. Matta 28:9; Yuhanna 9:38). Hem insanlar hem de melekler İsa’ya tapınacaklar. Örneğin Yuhanna Vahiy 5’te, “Gökte, yer üzerinde, yer altında, deniz üzerinde ve bunların içerisindeki tüm yaratıkların hepsinin ‘Övgü, onur, yücelik ve kudret sonsuza dek tahtın üzerinde Oturan’a ve Kuzu’ya aittir. Âmin!’ dediklerini duydum.” dedi (5:13).
Yuhanna’yla konuşan melek sonrasında, “Çünkü bu peygamberlik sözünün ruhu, İsa’nın tanıklığıdır.” dedi. Vahiy kitabının ilk bölümünde şu sözleri okuduk: “Bu peygamberliğin sözlerini okuyan kişiye ve dinleyip onda yazılmış olan şeylere bağlı kalanlara ne mutlu!” (1:3). Vahiy kitabının son bölümünde “Bu kitabın peygamberlik sözleri” ifadesi üç kez ve “bu peygamberlik kitabının sözleri” ifadesi bir kez bulunuyor (22:7,10,18,19). Buna göre, İncil’in Vahiy kitabı bir peygamberlik kitabıdır. Kutsal Kitap’ta bulunan her sözün olduğu gibi Vahiy’deki peygamberlik sözünün de bir Ruhu var. Bu Ruh, Tanrı’nın Kutsal Ruhu’dur. Tanrı’nın Ruhu, İsa’nın bu kitapta kaydedilmiş olan tanıklığını etkili bir şekilde yüreğimize aktarıyor.
Kutsal Kitap’ın İbraniler kitabı şu sözlerle başlıyor: “Tanrı, peyderpey ve çeşitli yollarla peygamberler aracılığıyla eski zamanlarda atalara seslenmiş olup bu günlerin sonunda bize Oğul aracılığıyla seslendi.” (İbraniler 1:1-2). Baba’yla ebediyen beraber olan Tanrı Oğlu dünyaya gelip Baba’nın bize bildirmek istediği her şey hakkında tanıklık etti. İncil’in Vahiy kitabı, Mesih’in gelecekteki olaylarla ilgili olan tanıklığıdır. Mesih’in tanıklığına inanan pek çok kişi geçmişte, bugün ve gelecekte de zulme maruz kaldı, kalıyor ve kalacaktır (bkz. örneğin Vahiy 1:9; 12:17; 20:4). Fakat, “Bu peygamberliğin sözlerini okuyan kişiye ve dinleyip onda yazılmış olan şeylere bağlı kalanlara ne mutlu!” (Vahiy 1:3).
Ayet 11-21
11Göğü açılmış olarak gördüm. Ve beyaz bir at gördüm. Atın üzerinde oturan Kişi “Sadık” ve “Gerçek” olarak adlandırılır; doğrulukta yargılar ve savaşır. 12Gözleri alev alev yanan ateştir ve başı üzerinde çok sayıda taç vardır. Yazılı isimleri ve Kendisi hariç kimsenin bilmediği yazılı başka bir ismi vardır. 13Kana batırılmış bir giysiyle bürünmüştü. Tanrı’nın Sözü ismiyle anılmıştır. 14Temiz, beyaz, ince ketenle giydirilmiş gökteki ordular, beyaz atlar üzerinde O’nu izliyorlardı. 15Ulusları vurması için ağzından iki ağızlı keskin bir kılıç çıkıyordu. Kendisi onları demir çomakla güdecektir. Her şeye kadir olan Tanrı’nın gazabının öfkesinin şarap cenderesini Kendisi ayakla çiğner. 16Giysisi ve kalçasıa üzerinde yazılı bir ismi vardı: “KRALLARIN KRALI VE RABLERİN RABBİ.”
a “kalça” veya “bel,” savaşçının taşıdığı kılıcın yeriydi (bkz. Hakimler 3:16,21; Mezmur 45:3; Ezgiler Ezgisi 3:8)
Yuhanna beyaz bir at ve bu atın üzerinde oturan bir Kişi’yi gördü. “Sadık” ve “Gerçek” olarak adlandırılan bu Kişi, Rab İsa Mesih’tir. Yuhanna, Rab İsa’nın dünyaya ikinci gelişini görüyordu. Vahiy 6 bölümünde başka bir beyaz at vardı. Rab İsa bölüm 6’da mirasını kaydeden tomarın ilk mührünü açtığı zaman beyaz bir at ve binicisi ortaya çıktı: “Ve işte, beyaz bir at. At üzerinde oturanın bir yayı vardı. Biniciye bir taç verildi. Yenerek çıktı ve yenmek amacıyla gitti” (6:2). Bu binici sahte Mesih’ti. Sahte Mesih’in bir yayı vardı. Oysa Rab İsa’nın ikinci gelişinde, “ağzından iki ağızlı keskin bir kılıç” çıkacak. Bu kılıç, Mesih’in Tanrısal sözüdür. Bölüm 6’da görülen sahte Mesih’e bir taç verildi. Oysa Rab İsa’nın “başı üzerinde çok sayıda taç” olacak. Bu taçlar, muhtemelen O’nun yendiği düşmanlarının taçları olacak (bkz. 2. Samuel 12:29-30). Sahte Mesih yedi yıllık bir sürede “yenmek amacıyla” hareket edecek. Oysa Rab İsa, “doğrulukta yargılar ve savaşır.”
Yuhanna Mesih’i beyaz bir at üzerinde gördüğü zaman, “kana batırılmış bir giysiyle bürünmüştü.” Ancak Mesih’i izleyen gökteki ordular, “temiz, beyaz, ince ketenle” giydirildiler. Kan bu orduların giysilerinin üzerinde bulunmadığına göre, Mesih’in giysisindeki kan, düşmanlarının kanı değil, Kendi kanıydı. Mesih’in düşmanlarının kanı da giysisine sıçrayacaktır (Yeşaya 63:1-6). Fakat tümüyle kana batırılmış olan Mesih’in giysisi, bizim günahlarımız için akıttığı Kendi kanına batırılmıştı. Mesih, kurban olarak kesildiği için tekrar gelip ulusları miras olarak almaya layıktır (bkz. 5:9-12).
İsa, “Sadık” ve “Gerçek” olarak adlandırılıyor. İsa, “Tanrı’nın Sözü” ismiyle anılmıştır. İsa’nın ikinci gelişinde, “giysisi ve kalçası üzerinde “KRALLARIN KRALI VE RABLERİN RABBİ” ismi yazılı olacak. Savaşçılar kalçalarında bir kılıç taşırlardı. Fakat Rab İsa’nın kılıcı, Kendi Sözüdür. Mesih’in ayrıca, “Kendisi hariç kimsenin bilmediği yazılı başka bir ismi vardır.” Bu isim, muhtemelen Babası’nın Kendisine verdiği bir isim olacak.
İsa, çarmıha gerilmeden önce Yeruşalim’e bir sıpa üzerinde girdi (Markos 11:7). İkinci gelişinde ise Mesih, beyaz bir at üzerinde, bir Savaşçı olarak gelecek. İsa dünyaya döndüğü zaman, “alev alev yanan ateş’e” benzeyen gözleriyle dünyadaki her pisliği görüp yok edecek. O’nun sağladığı kefareti reddedenleri yargılayacaktır. “Her şeye kâdir olan Tanrı’nın gazabının öfkesinin şarap cenderesini Kendisi ayakla çiğner.” Kral olarak Rab İsa Mesih ulusları “demir çomakla güdecektir.” O’nun Krallığına karşı gelen hiçbir isyan kabul edilmeyecektir.
Rab İsa Vahiy 8’de mirasını kaydeden tomarın son mührünü açtığı zaman, “gökte yaklaşık yarım saat kadar sessizlik oldu” (8:1). Nefes kesici bir heyecan gökte yaşandı. Çünkü Mesih, ulusları mirası olarak almak üzereydi. Fakat bu ayetten sonra kitapta uzun bir parantez açıldı. Gelecekteki yedi yıllık sıkıntı süresinde gerçekleşecek olan olaylar Vahiy 8-18 bölümlerinde açıklandı. Bu olaylar muhtemelen tomarın altıncı mührü açılmadan önce (bkz. 6:12-17) gerçekleşecektir. Bu uzun parantez Vahiy 19’da kapandı. Gökte heyecanla beklenen Mesih’in Krallığı geldi. Ebedî Tanrı Oğlu olan, Kuzu olarak alçaltılan ve kesilen Rab İsa Mesih dünyada yüceltilecek!
17-18Güneşte duran bir melek gördüm. Göğün yükseklerinde uçan bütün kuşlara yüksek sesle, “Kralların cesetlerini, binbaşıların cesetlerini, güçlülerin cesetlerini, atlarınkiyle onların üzerinde oturanların cesetlerini ve özgür köle, küçük büyük bütün insanların cesetlerini yemeye gelin! Tanrı’nın büyük ziyafetinde toplanın!” diye bağırdı. 19Atın üzerinde Oturan’la ve O’nun ordusuyla savaşmak üzere toplanmış olan canavarı, dünyanın krallarını ve onların ordularını gördüm.
Yuhanna, güneşte duran bir melek gördü. Malaki peygamberin öngördüğü güneş doğdu: “Ama siz, adıma saygı gösterenler için ışınlarıyla şifa getiren doğruluk güneşi doğacak.” (Malaki 4:2, Kutsal Kitap). Mesih dünyaya döndü! Güneşte duran melek, kuşları bir ziyafete çağırdı. Kuşlar, savaş atlarının ve insanların cesetlerini yiyecekler. Vahiy kitabında sadece iki sofradan (Grekçe: δειπνον) bahsediliyor. İkisi de bu bölümdedir. Birinci ziyafette Kuzu’nun düğünü kutlanıyor (ayet 9). İkincisinde ise her etobur kuş sahte Mesih’in ordusunun cesetlerini yiyecek. İsa, ikinci gelişi hakkında öğrencilerine açıklama yaparken, “Çünkü İnsanoğlu’nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır. Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.” dedi (Matta 24:27-28, Kutsal Kitap).
Vahiy 16’da şu sözleri okuduk: “Ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından çıkmış, kurbağaya benzer üç murdar ruh gördüm. Çünkü bunlar, belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Bütün yeryüzünün krallarını tüm kudrete sahip olan Tanrı’nın o büyük gününün savaşına toplamak amacıyla etkilemeye çıkıyorlar” (16:13-14). Dünyanın kralları ve orduları “Magedon” denilen yerde toplanacaklar (16:16).
Dünyanın kralları ve orduları Mesih’in dönmek üzere olduğunu ve Mesih’e karşı savaşmak için toplandıklarını anlayarak mı gelecekler? Mesih’i tanımayan bu kralların bu denli ruhsal bilgiye sahip olma ihtimalleri düşük görünüyor. Bunlar muhtemelen sadece sahte Mesih’in elini güçlendirmek niyetiyle Magedon’a gelecekler. Vahiy 11:1-2’ye göre, Yeruşalim’deki tapınak bu sürede Tanrı tarafından korunacaktır. Sahte Mesih’in önderliğinde olan bu krallar ve orduları belki tapınağı nihai şekilde yok etmek niyetiyle yaklaşacaklar. Çünkü sahte Mesih, kendi tanrılık iddialarına karşı kalan her direnişi yok etmek isteyecek. Ancak böyle bir niyet ve hareket, krallar bunu anlamasalar da, Mesih’in Kendisine ve Mesih’in krallığına karşı bir niyet ve harekettir. Rab İsa bu karşı koymayı yok edecek.
20Canavar ve beraberinde olan sahte peygamber ele geçirildi. Sahte peygamber, canavarın gözü önünde gerçekleştirdiği belirtilerle canavarın damgasını almış olanları ve onun heykeline tapanları aldatmıştı. Canavar ve sahte peygamber canlı olarak kükürtle yanan ateş gölüne atıldılar. 21Diğerleri, atın üzerinde Oturan’ın ağzından çıkan kılıçla öldürüldüler. Bütün kuşlar onların cesetlerinin etlerinden doydular.
Sahte Mesih ve ordusunun mahvoluşu ayrıntılı bir şekilde açıklanmıyor. Her şeyin sadece iki ayette özetlenmesi, bu isyanın sonucunun ne kadar kesin olduğunu vurguluyor. Sahte Mesih ve kendisine destek veren sahte peygamber canlı olarak cehenneme atılacaklar. Sahte Mesih’in ordusu, Rab İsa’nın emriyle öldürülecek ve kuşlar cesetlerini yiyecek. Bu olay, Mesih’in ilk gelişinden yüzyıllar önce peygamberler tarafından öngörüldü (örneğin bkz. Yeşaya 63:1-4; Hezekiel 39:17-20).