Vahiy Bölüm 18
'Büyük Babil düştü!'

1Bunlardan sonra gökten inen, büyük yetkiye sahip başka bir melek gördüm. Yeryüzü onun görkeminden aydınlandı. 2Güçlü bir sesle, “Büyük Babil düştü! Cinlerin konutu, her murdar ruhun zindanı, her murdar ve nefret edilen kuşun da zindanı oldu. 3Çünkü bütün uluslar onun fuhuşunun öfke şarabından içmişlerdir. Dünyanın kralları onunla ahlaksız ilişkilere girdiler ve dünyanın tüccarları onun şehvetinin kuvvetinden zengin oldular.” diye bağırdı.

Vahiy kitabının önceki bölümü, “Yedi tası taşıyan yedi melekten biri gelip benimle şöyle konuştu…” sözleriyle başladı. Aynı melek, Vahiy 17 bölümü boyunca Yuhanna’yla konuştu. Vahiy 18, “Bunlardan sonra gökten inen, büyük yetkiye sahip başka bir melek gördüm.” sözleriyle başlıyor. Farklı bir melek bu yeni bölümün ilk ayetlerinde konuşacak. Buna göre, Vahiy 18’deki sözler sadece bir önceki bölümün sözlerinin devamı olmayacaktır.

Vahiy 17 ve Vahiy 18 bölümlerinin konusu Babil’dir. Bölüm 17’de Yuhanna’yla konuşan melek, “Gel, birçok yerin suları üzerinde oturan büyük fahişenin yargısını sana göstereceğim.” dedi. Babil, bölüm 17’de bir fahişe olarak resmedildi. Bu fahişe yargılanacaktı. Bölüm 18’de gökten inen melek, “Büyük Babil düştü!...Çünkü bütün uluslar onun fuhuşunun öfke şarabından içmişlerdir.” dedi. Babil bu bölümde de fuhuş yapan ve yargılanacak olan bir unsurdur.

Fakat bu iki bölüm karşılaştırıldığında önemli farklar görülür. Bu farkları aşağıdaki notlarda inceleyeceğiz. Vahiy 17’deki Babil, Tanrı’nın sözüne aykırı olan bir dinsel güçtür. Oysa Vahiy 18’deki Babil ticari bir güçtür. Vahiy 17’deki Babil’in coğrafi konumu Roma’dır. Vahiy 18’deki Babil’in coğrafi konumu muhtemelen Mezopotamya’da bir kenttir. Vahiy 18’deki Babil’de de Tanrı’nın sözüne aykırı olan dinsel bir sistem bulunacak. Ancak bu sistemin ibadeti, bu ticari merkezi kullanan sahte Mesih’e ve heykeline bir tapınma olacak (bkz. Vahiy 13).

4Gökten şöyle konuşan başka bir ses işittim: “Ey halkım, onun günahlarına katılmamak ve onun belalarına uğramamak için oradan çıkın!”

Yuhanna gökten konuşan başka bir ses işitti. Bu ses, Tanrı’nın sesiydi. Tanrı, halkının Babil’den çıkmasını söyledi. Çünkü Tanrı, halkının Babil’in günahlarına dahil olup bu kentin üzerine gelecek olan belalara maruz kalmasını istemiyor. Bu uyarı, Yeremya peygamberin İsrail’e verdiği uyarılara çok benziyor (Yeremya 51:6, 45). Tarihte sürgüne götürülen kimi İsrailliler antik Babil’deki hayata alışıp kentte rehavete kapıldılar. Gelecekteki yedi yıllık sıkıntı süresinde tekrar hareketlenecek olan bu zengin ticaret merkezinde kalmak insanlara cazip gelecek. Fakat orada kalanlar, kentin sahte Mesih’e bağlılığından etkilenebilirler. Tanrı bugün de halkının bu dünyanın cezbedici zenginlik tekliflerine kulak verip Kendisinden uzaklaşmasını istemiyor.

5Çünkü onun günahları birikip göğe kadar erişti. Tanrı Babil’i suçlarına ilişkin olarak anımsadı.

Bu açıklama muhtemelen Yuhanna’yla konuşan melekten geldi (ayet 1-3). “Çünkü onun günahları birikip göğe kadar erişti.” sözleri, Yeremya peygamberin sözlerine benziyor (bkz. Yeremya 51:9).

6Babil’in zarar verdiği gibi ona zarar verin. Kendi yaptıklarına göre ona iki kat karşılık verin. Onun doldurduğu kadehi ona iki katı doldurun. 7Ne kadar kendisini yücelttiyse ve şehvette yaşadıysa, ona o kadar azap ve keder verin. Çünkü kendi yüreğinde, ‘Kraliçe olarak oturmaktayım, dul değilim. Keder asla görmeyeceğim.’ diyor. 8Bunun için bir gün içinde onun belaları gelecek: ölüm, keder ve kıtlık. Ateşle yakılıp yok edilecek. Çünkü onu yargılamış olan Rab Tanrı güçlüdür.

Yeşaya peygamber de Babil’e hitap ederken buna benzer sözler kullandı: “Ey şimdi güvenlikte yaşayan zevk düşkünü, içinden, ‘Kraliçe benim, başkası yok; hiç dul kalmayacak, evlat acısı görmeyeceğim’ diyorsun.” (Yeşaya 47:8, Kutsal Kitap).

Tanrı gelecekteki Babil kentini yargılayacak: “bir gün içinde onun belaları gelecek: ölüm, keder ve kıtlık. Ateşle yakılıp yok edilecek. Çünkü onu yargılamış olan Rab Tanrı güçlüdür.” Vahiy 17’deki Babil, canavar ve canavarın on boynuzunun simgelediği on kral tarafından “ateşle yakılıp yok [edilecek]” (Vahiy 17:16). Oysa Vahiy 18’deki Babil, Tanrı’nın Kendisi tarafından yok edilecek. Tanrı’nın bu işte kullanacağı dünyasal bir güçten bahsedilmiyor. Bu şekilde Vahiy 18’deki Babil, Vahiy 17’deki Babil’den farklı açıklanıyor. Vahiy 17’deki Babil, Roma merkezli dinÎ bir güç olacak. Vahiy 18’deki Babil, Mezopotamya bölgesinde kurulacak olan ticari bir güç olacak.

Fakat antik Babil kenti gerçekten yeniden inşa edilebilir mi? Orta Doğu’da buna yetecek maddi kaynakların var olduğu bellidir. Ancak antik Babil’in zamanında yazmış olan peygamberler Babil’in kalıcı olarak yok olacağını söylediler. Örneğin Yeşaya peygamber, Babil’in Tanrı tarafından gerçekleştirilecek olan yıkılışını şöyle tarif etti: “Ben Tanrı, Sodom ve Gomora’yı nasıl yerle bir ettimse, Kildaniler’in yüce gururu, krallıkların en güzeli olan Babil’i de yerle bir edeceğim. Orada bir daha kimse yaşamayacak, kuşaklar boyu kimse oturmayacak, bedeviler çadır kurmayacak, çobanlar sürülerini dinlendirmeyecek.” (Yeşaya 13:19-20, Kutsal Kitap). Yeremya peygamber de antik Babil’in zamanında yazarak buna benzer sözler söyledi (bkz. Yeremya 50:39-40; 51:26). Babil’in nihai yıkılışı tarihte gerçekleşmedi mi? Başka bir Babil olabilir mi?

Aynı peygamberler Babil’in nihai yıkılışını gelecekte gerçekleşecek olan olaylara da bağladılar. Yeşaya yukarıda alıntılanan bölümde Babil’in yok oluşunu anlatırken yıldızların ışımaması, güneşin kararması ve ayın ışığını vermemesinden de bahsetti (Yeşaya 13:10). Bu olaylar hâlâ gelecekte gerçekleşecektir. Yeremya peygamber Babil’in nihai yıkılışını İsrail’in gelecekte gerçekleşecek olan tövbe edişiyle ve bereket alışıyla eşzamanlı olarak açıkladı (bkz. Yeremya 50:18-20).

Babil kentinin nihai yıkımı muhtemelen henüz gerçekleşmedi. Babil kenti zaten Med ve Perslere yenildikten sonra da var olmaya devam etti. Zekeriya peygamber de antik Babil’in düşüşünden sonra Babil’in olduğu bölgede kötülük için kurulacak bir mekân hakkında yazdı (Zekeriya 5:5-11). Vahiy 18’in sonraki ayetleri Babil’de bulunan, bol servete sahip bir ticaret merkezine dair ayrıntılı bilgi veriyor. Buna göre antik Babil’in olduğu mekânda yeni bir kent inşa edilecektir.

9“Onunla ahlaksız ilişkilere girmiş ve şehvette yaşamış olan dünyanın kralları onu yakan ateşin dumanını gördükleri zaman Babil için ağlayıp dövünecekler. 10Onun çektiği azaptan hissettikleri korkudan ötürü uzak durarak, ‘Vay, vay, büyük Babil kenti, güçlü kent! Öyle ki bir saatte senin yargın geldi.’ diyecekler.

Üç farklı insan grubu Babil’in yıkılışı için yas tutacak (ayet 9,11,17). İlk grup, dünyanın krallarıdır. Vahiy 17 ve Vahiy 18 arasında çarpıcı bir fark bu ayetlerde görüyoruz. Vahiy 17’de, canavar ve canavarın on boyunuzu olan on kral, Babil adlı fahişeden nefret edip onu ateşle yakıp yok ettiler. Oysa Vahiy 18’de, dünyanın kralları Babil için ağlayıp dövünüyorlar. Vahiy 17’deki Babil, kralları kullanıp zengin oldu. Vahiy 18’deki Babil kralları zengin etti. Vahiy 17’deki fahişe, yedi imparatorluk üzerinde oturan, Tanrı’nın sözüne aykırı olan dinsel sistemlerin simgesidir. Vahiy 18’deki kent, sahte Mesih’in kullanacağı ticaret merkezidir.

Babil için yas tutan her üç grup kentin yıkılışından uzak duracak. Dünyanın kralları Babil’in çektiği azaptan korkacaklar. Çünkü kendileri de sahte Mesih’in ticaret merkezinin servetinden menfaat gördüler.

Babil için yas tutan her üç grup, “Vay, vay, büyük kent!” diyecek. Bu söz anlamlıdır. Vahiy 8-9 ve Vahiy 11 bölümlerinde çalınan yedi borazanın son üçünün getirdiği yargılar, üç “Vay” olarak adlandırıldı (8:13; 9:12). “İkinci ‘vay’ geçti. Üçüncü ‘vay,’ işte ansızın geliyor.” sözlerini Vahiy 11:14’te okuduk. Sonra yedinci melek borazanını çaldı. Ancak hiçbir olay, yedinci borazanın çalınmasından sonra “üçüncü vay” olarak belirtilmedi. Babil’in yıkılışı muhtemelen üçüncü “vay”dır.

Babil için yas tutan her üç grup, bu kentin yıkılışının “bir saatte” gerçekleşmesine şaşkınlık duyacak. Oysa tarihteki Babil aniden yıkılmadı. Vahiy 18’de anlatılan Babil’in yıkılışı hâlâ gelecektedir.

11“Dünyanın tüccarları Babil için ağlayacaklar ve kederlenecekler. Çünkü bundan sonra hiç kimse onların mallarını satın almaz. 12Altın, gümüş, kıymetli taş, inci, ince keten, mor renkli kumaş, ipek, kızıl renkli kumaş, her çeşit mazı ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit kap ve en kıymetli ağaçlardan, tunçtan, demirden, mermerden yapılmış her çeşit kap bu mallar arasındaydı. 13Ayrıca, tarçın, buhur, mür, günnük, şarap, zeytinyağı, ince un, buğday, koyunlar ve yük hayvanları da onların malları arasındaydı. Atlar, arabalar, insanların bedenleri ve canları da vardı. 14Canının istediği meyve senden kaçtı. Lüks ve parlak olan her şey malından helâk oldu ve bunları asla bir daha bulamayacaksın. 15Babil’den zengin olmuş olan bu malların tüccarları, kentin azabı dolayısıyla hissedecekleri korkudan ötürü uzak duracaklar. Ağlayarak kederlenerek, 16‘Vay! vay! İnce keten, mor ve kızıl renkli giysilerle giyinmiş, altın, kıymetli taş ve incilerle süslenmiş olan büyük kent! 17Çünkü bir saatte bu kadar servet viraneye çevrildi!’ diyecekler.

Babil’in yıkılışı için yas tutacak olan ikinci grup, dünyanın tüccarlarıdır. Bu grup da dünyanın krallarının yaptıkları gibi korkudan ötürü uzak duracak, “Vay! Vay!” diyecek ve kentin yıkımının bir saatte gerçekleştirildiğine şaşkınlık duyacak.

Sahte Mesih’in kullanacağı ticaret merkezinde satılan mallar lüks ve bol çeşitli olacak. Babil II İmparatorluğu’nda bir çok kişi zengin olacak. Fakat sahte Mesih’in damgasının sağ ellerine veya alınlarına vurulmasını kabul etmeyen insanlar alım-satım yapamayacaklar (13:16-17). Dünyanın ticareti, Canavar yargılanana dek onun hâkimiyetinde kalacak.

“Her kaptan, her deniz yolcusu, gemiciler ve denizde çalışan kim varsa, uzak durup 18kenti yakan ateşin dumanını görerek ‘Neresi büyük kente benzerdir?’ diye haykırıyorlardı. 19Başlarına toprak döküp ağlayarak ve kederlenerek şöyle feryat ediyorlardı: ‘Vay! Vay! Büyük kent! Denizde gemilere sahip olanların hepsi kentin sermayesinden zengin oldu! Vay ki bir saatte viraneye çevrildi!’

Babil kentinin yıkılışı için yas tutacak olan üçüncü grup, denizciler olacak. Çünkü dünyanın gemi sahipleri ve personeli kentin yaptığı ticaretler aracılığıyla zengin oldu. Bu grup, dünyanın kralları ve tüccarlarının yaptıkları gibi uzak duracak, “Vay! Vay!” diyecek ve kentin yıkımının bir saatte gerçekleştirildiğine şaşkınlık duyacak. Bu kişiler, hissettikleri kederden dolayı başlarına toprak dökecekler. Bu toprak da anlamlıdır. Çünkü Babil’in yıkılışından ötürü işsiz kalan gemiciler kıyıda kalacaklar.

20Bu yüzden çok sevinçli ol, ey gök, kutsallar, elçiler ve peygamberler! Çünkü Tanrı sizin davanızın hakkını hükmederek ondan aldı!”

Dünyanın krallarının, tüccarlarının ve gemicilerinin, Babil’in yıkılışında hissettikleri üzüntü ayet 9-19’da açıklandı. Yuhanna’yla konuşan melek şimdi göğün bakış açısını aktarıyor. Babil’in yıkılışı gökte sevinçle karşılanacak. Çünkü Tanrı, halkının davasının hakkını hükmederek Babil’den aldı. Şeytan, tarih boyunca farklı dinî, siyasi ve ticari güçleri kullanarak Tanrı’nın kutsallarına, elçilerine ve peygamberlerine zulmetti. Gelecekteki Babil kenti, Tanrı’nın halkına zulmeden Şeytan’ın dünyasal gücünün amblemi olacak. Bu gerçek, bu bölümün son ayetinde tekrar ifade edilecek.

21Güçlü bir melek büyük bir değirmen taşına benzeyen bir taşı kaldırıp denize attı. Melek şöyle konuştu: “Büyük Babil kenti de aynı şekilde şiddetle atılacak ve asla bir daha bulunmayacaktır. 22Lir çalanların, sanatçıların, flütçülerin ve borazan çalanların sesi sende asla bir daha duyulmayacaktır. Hiçbir zanaatın hiçbir ustası sende asla bir daha bulunmayacaktır. Bir değirmen taşının sesi sende asla bir daha işitilmeyecektir. 23Sende hiçbir kandil asla bir daha ışık vermeyecektir. Ne bir damat ne bir gelin sesi sende asla bir daha işitilmeyecektir.

Yuhanna, güçlü bir meleğin büyük bir taşı kaldırıp denize attığını gördü. Bu melek, Babil kentinin aynı şekilde şiddetle ve kalıcı olarak yıkılacağını ilan etti. Bu yıkımın sonucu olarak müzik, iş, ışık veya herhangi bir düğün Babil kentinde bir daha asla olmayacaktır.

Senin tüccarların dünyanın ileri gelenleriydi. Çünkü bütün uluslar senin büyücülüğünle saptırıldı.

Gelecekteki Babil kentinin tüccarları dünyanın ileri gelenleri olacaklar. Bu ayetin son cümlesi “çünkü” sözcüğüyle başlıyor: “Çünkü bütün uluslar senin büyücülüğünle saptırıldı.” Bu cümlede “büyücülük” olarak çevrilen Grekçe kelime, “iksir” kelimesiyle bağlantılıdır. Dünyada bugün artan uyuşturucu bağımlılığı muhtemelen saptıran bir ticari araç olarak Babil’de kullanılacak.

24Peygamberlerin, kutsalların ve yeryüzünün üzerinde katledilenlerin hepsinin kanı Babil’de bulundu.”

Babil kenti, Vahiy kitabının önemli bir konusudur. Vahiy 17 dinî Babil’i, Vahiy 18 ticari Babil’i anlattı. Ayrıca, şu sözleri Vahiy kitabının önceki bölümlerinde okuduk:

“Büyük Babil düştü. Fuhuşunun hiddet şarabından tüm uluslara içirdi.” (14:8)

“Büyük Babil, Tanrı’nın gazabının hiddet şarabının kadehi ona verilmek üzere, Tanrı’nın önünde anıldı.” (16:19)

Bölüm 18’in son ayetinin sözleri de çok çarpıcıdır: “Peygamberlerin, kutsalların ve yeryüzünün üzerinde katledilenlerin hepsinin kanı Babil’de bulundu.” Hangi anlamda “katledilenlerin hepsinin kanı” gelecekteki Babil’de bulunacak? Babil’in yıkımı neden Vahiy’de bu kadar vurgulanıyor?

Tanrı, ebedî Oğlu’nu dünyaya gönderdi. Ebedî Tanrı Oğlu bir İnsan olarak dünyada doğdu. Çünkü ancak kanı sonsuz değerde olan bir İnsan dünyanın günahları için kefaret sağlayabilirdi. Ve yalnızca günahsız bir İnsan bu dünyanın Hükümdarı olabilir. Tanrı’nın gönderdiği ebedî Oğul olan İsa Mesih bu İnsandır. Fakat Şeytan bir sahtekârdır. Şeytan dünyanın krallığına sahip olmak istiyor. Şeytan sahte bir Mesih’i kullanarak Rab İsa’nın yerini gasbetmeye çalışacak.

Tanrı’nın bir kenti olacak, göksel yeni Yeruşalim (Vahiy 21:2,10). Sahtekâr olan Şeytan’ın da bir kenti olacak, Babil. “Babil” kavramı, Babil kulesinin zamanından beri (Yaratılış 11:1-9) Şeytan’ın Tanrı’ya karşı koyma eylemlerinin amblemidir. Gelecekteki Babil kenti, Şeytan’ın sahtekâr çabalarının merkezi ve belirtisi olacak. Bu kent, Mesih’e iman eden pek çok kişinin ölümünden sorumlu olacak. Bu kent, mecazi olarak Şeytan’ın tarih boyunca yaptığı kötülüklerin mekânıdır. “Peygamberlerin, kutsalların ve yeryüzünün üzerinde katledilenlerin hepsinin kanı Babil’de [bulunacaktır].”

SONRAKİ BÖLÜM

ÖNCEKİ BÖLÜM

ANASAYFA