Ayet 1-8
1Gökte büyük ve hayranlık uyandıran başka bir işareti, son yedi belayı taşıyan yedi melek gördüm. Çünkü bu belalarla Tanrı’nın öfkesi tamamlanacaktı.
Yuhanna gökte yalnız üç işaret (alâmet) gördü. Bu işaretlerin ilk ikisi Vahiy 12’de kaydedildi: “güneşle giyinmiş bir kadın” (ayet 1) ve “büyük ateşli bir ejderha” (ayet 3). Kadın İsrail’i, ejderha ise Şeytan’ı simgeliyordu. Kadın Mesih’i doğurdu. Ejderha Mesih’i yiyip yutmak istedi (ayet 4-5). Yuhanna’nın gökte gördüğü üçüncü işaret, “son yedi belayı taşıyan yedi melek’tir”. Tanrı’nın ejderhaya ve ejderhayı izleyenlere karşı saçacağı öfke, bu meleklerin taşıdığı belalarla tamamlanacak.
Vahiy 12-14 bölümleri, yedi yıllık sıkıntı süresinde meydana gelecek olayların ruhsal anlamını, ortaya çıkacak olan şeytanî güçlerin tanımını ve gerçekleşecek olan son hükümlerin şeklini açıkladı. Vahiy 15, ayet 1’de anlatılan üçüncü alâmetle bu açıklamanın devamıdır.
2Ayrıca ateşle karışık cam gibi bir deniz gördüm. Canavar’a, heykeline ve ismine ait sayıya karşı zafer kazanmış olanları da gördüm. Cam gibi olan deniz üzerinde duruyor, Tanrı’nın lirlerini taşıyorlardı.
Yuhanna Vahiy 4’te Tanrı’nın tahtının önünde “billura benzer, cam gibi bir deniz” gördü (4:6). Fakat Yuhanna’nın yukarıdaki ayette gördüğü deniz, “ateşle karışıktı.” Her iki bölümdeki deniz de cama benziyordu. Çünkü bu denizler hiç karanlık barındırmıyordu. Bu iki bölümde tarif edilen deniz(ler) muhtemelen aynı denizdir. Bu denizin bu bölümde ateşle karışık olması, Tanrı’nın Canavar’ı yargılamak üzere olduğunu ifade ediyor. Bu denizin üzerinde duranlar, sahte Mesih tarafından zulme uğramış olan kişilerdir. Bu imanlılar Canavarın, yani sahte Mesih’in heykeline tapınmadılar. Canavarın sayısının damgasının ellerine veya alınlarına vurulmasını kabul etmediler. Bu kardeşler şimdi her tehlikeden uzak, Tanrı’nın huzurunda duruyorlar. Yuhanna onları gördüğü zaman bu kardeşler Tanrı’nın lirlerini taşıyorlardı. Söyledikleri ilahi sonraki ayetlerde yazılıyor.
3Tanrı’nın kulu Musa’nın ve Kuzu’nun ilahisini söylüyorlardı:
Yuhanna’nın gördüğü, cam gibi olan deniz üzerinde duran kişilerin söyledikleri ilahi, “Tanrı’nın kulu Musa’nın ve Kuzu’nun [ilahisiydi].” Vahiy kitabında bulunan aşağıdaki ayetleri düşünelim:
“Gökte, yer üzerinde, yer altında, deniz üzerinde ve bunların içerisindeki olan tüm yaratıkların hepsinin “Övgü, onur, yücelik ve kudret sonsuza dek tahtın üzerinde Oturan’a ve Kuzu’ya aittir. Amin!” dediklerini duydum.” (5:13)
“Bunlardan sonra gördüm ki, her ulustan; kavimlerden, halklardan ve dillerden, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık vardı. Beyaz kaftanlarla giyinmiş ve ellerinde hurma dalları olan bu kalabalıktakiler, tahtın önünde ve Kuzu’nun önünde duruyorlardı. Yüksek sesle, “Kurtarış, taht üzerinde oturan Tanrımız’a ve Kuzu’ya aittir!” diye bağırıyorlardı.” (7:9-10)
“İsa tarafından Tanrı’ya ve Kuzu’ya ilk meyveler olarak insanlardan satın alındılar.” (14:4)
Musa’nın Tanrı’ya söylediği ilahi, Kuzu’ya da söylenen bir ilahidir. Çünkü Kuzu, Tanrı’nın ebedî Oğlu’dur.
“Tüm kudrete sahip olan Rab Tanrı, senin işlerin büyük, hayranlık uyandıran işlerdir! Ey ulusların Kralı, senin yolların adil ve doğrudur! 4Rab, Sen’den kim korkmayacak ve ismini yüceltmeyecek? Çünkü yalnız Sen kutsalsın. Çünkü bütün insanlar gelip senin önünde tapınacaklar. Çünkü Senin adil işlerin gösterilmiştir.”
Bu ilahi Musa’nın sözleriyle başlıyor (bkz. Mısır’dan Çıkış 15:11; 6:2-3; Yasa’nın Tekrarı 32:4). İlahi sonra Yeremya 10:7; Mezmur 86:9; 1. Samuel 2:2 ve Yeşaya 56:1’den seçilen alıntılarla tamamlanıyor. Bu ilahiyi söyleyen imanlılar, zaferlerinin Rab Tanrı’nın kutsal gücü sayesinde kazanılmış olduğunu ikrar ediyorlar. Sahte Mesih’in dünyada gasbettiği egemenliğin hakikî Sahibi Rab’bin Kendisidir.
Ateşle karışık cam gibi olan deniz üzerinde duran imanlılar hakkındaki anlatım ayet 2-4’te bulunuyor. Dünyada gerçekleşmek üzere olan yedi bela hakkındaki anlatım bu sözlerin öncesinde (ayet 1) ve sonrasında (ayet 5-8) bulunuyor. Şöyle ki, bu kardeşler hakkındaki açıklama belalar konusunun içine yerleştirildi. Bu bölümün akışı neden böylece düzenlendi? Bu düzende de bize bir mesaj var: bu imanlılar dünyada gerçekleşmek üzere olan belalara maruz kalmayacaklar. Bu kardeşler belalar başlamadan önce Tanrı’nın huzurunda olacaklar. Ayrıca, onların durduğu denizdeki ateş, Tanrı’nın bu belalar aracılığıyla bu kardeşlerin Canavar’dan çektikleri eziyetin öcünü alacağını ifade ediyor.
Dünyada gerçekleşecek olan sıkıntılardan ruhsal olarak sağ salim çıkmış olan dört grup imanlıyı bu kitapta görmüş oluyoruz. Yedi yıllık sıkıntı süresinin ilk şehitlerini tomarın beşinci mührü açıldığında görmüştük (6:9-11). Sonra, muhtemelen bu sürenin son 3½ yılının başında öldürülen, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık vardı (7:9-17). Bölüm 14’te, dünyadaki Siyon dağında olan, Mesih’in dönüşünden sonra Kendisiyle beraber duran 144 bin kişiyi görmüştük (14:1-5). Vahiy 15’te gördüğümüz dördüncü grup, son yedi bela başlamadan önce cam gibi bir deniz üzerinde duruyorlardı. Canavar’a, heykeline ve ismine ait sayıya karşı zafer kazanmışlardı (15:2).
5Bunlardan sonra gökteki tanıklık çadırının tapınağının açıldığını gördüm.
Yedinci melek borazanını Vahiy 11:15’te çaldı. “Gökte Tanrı’nın tapınağı açıldı ve Rab’bin antlaşma sandığı tapınağında görüldü.” sözleri Vahiy 11’in son ayetinde bulunuyor. Ancak bu konunun devamı hemen sonraki bölümlerde yoktu. Çünkü Vahiy 12-14 bölümleri, bu olayların ruhani anlamını anlatmak üzere açılan bir parantezdir. Vahiy 11’de çalınan son borazanın sesinden sonra gerçekleşecek olan olaylar hakkındaki anlatımın devamı Vahiy 15’te bulunuyor. Gökteki tapınağın açılması konusunun devamı yukarıdaki 15:5 ayetinde bulunuyor. Yuhanna, “Bunlardan sonra gökteki tanıklık çadırının tapınağının açıldığını gördüm.” dedi. Bu ayette bahsedilen “tanıklık,” 11:19’da görülen antlaşma sandığında bulunan Yasa levhalarıdır (bkz. Mısır’dan Çıkış 31:18; Çölde Sayım 9:15, eski çeviri). Yeni Antlaşma, Yasa Antlaşması’nın yerini aldı (İbraniler 8:13). Ancak Musa’ya verilen Yasa hâlâ Tanrı’nın kutsallığına tanıklık ediyor. Tanrı’nın öfkesi, Kendi kutsal standartlarına isyan eden dünyaya karşı saçılacak. Bu öfkenin getireceği son yedi bela Vahiy 15-16 bölümlerinde açıklanacak.
6Yedi belayı taşıyan yedi melek tapınaktan çıktı. Temiz, parlak ketenle giyinmişlerdi ve göğüsleri altın kuşaklarla sarılmıştı. 7Dört canlı varlıktan biri yedi meleğe, sonsuzca yaşayan Tanrı’nın öfkesiyle dolu yedi altın tas verdi.
Yedi belayı dünyanın üzerine dökecek olan yedi melek Tanrı’nın gökteki tapınağından çıktı. Yuhanna Vahiy 1’de İsa’yı gördüğü zaman, “göğsü altın bir kuşakla sarınmıştı.” Bu kuşak muhtemelen Başkâhin’in giydiği hüküm göğüslüğüydü (bkz. 1:13). Yedi belayı taşıyan melekler, Başkâhin olan Mesih’in kararlarını uygulayacaklar. Dört canlı varlıktan biri, yedi meleğe de Tanrı’nın öfkesiyle dolu olan birer tas verdi. Bu canlı varlıkların her biri İsa Mesih’in işinin farklı bir boyutunu resmediyordu (bkz. 4:6-8). Böylece son yedi bela, Başkâhin olan Mesih’in kararıyla, Mesih’i resmeden bir varlığın getirdiği taslarla, İsa’yı reddetmiş olan dünyanın üzerine dökülecektir.
8Tapınak, Tanrı’nın yüceliğinden ve O’nun kuvvetinden çıkan dumanla dolduruldu. Yedi meleğin taşıdığı yedi bela gerçekleştirilene kadar hiç kimse tapınağa giremedi.
Bu bölümün ilk ayetine göre, “bu belalarla Tanrı’nın öfkesi tamamlanacaktı.” Bu bölümün son ayetine göre, “Yedi meleğin taşıdığı yedi bela gerçekleştirilene kadar hiç kimse tapınağa giremedi.” Tanrı’nın Yeşaya peygamber aracılığıyla söylediği sözleri duymalıyız: “Bulma fırsatı varken RAB’bi arayın, yakındayken O’na yakarın” (Yeşaya 55:6, Kutsal Kitap). RAB’be yaklaşmak için dünyanın fırsatı sonsuz değildir. Mesih, çarmıhta sağladığı kefaretle gökteki tapınağın kapısını açtı. Kendisine iman eden her insan güvenle Tanrı’nın huzuruna girebilir. Ancak bu kapı bir gün kalıcı olarak kapanacaktır.