Vahiy Bölüm 14
'Orağını uzatıp biç!  Çünkü biçme saati geldi; dünyanın hasadı olgunlaştı.'

Ayet 1-11

1Gördüm ki Kuzu Siyon Dağı üzerinde duruyordu. O’nunla beraber, Kendisinin ismi ve Babası’nın ismi alınlarına yazılmış olan 144 bin kişi vardı.

Yuhanna Kuzu’yu ve O’nunla beraber olan 144 bin kişiyi gördü. Siyon Dağı üzerinde duruyorlardı. Kuzu, Rab İsa Mesih’tir. Yanındaki 144 bin kişi, Vahiy 7’de tanıtılan ve alınlarından mühürlenen Tanrı’nın kullarıdır. İsrail’in 12 oymağından gelen bu topluluk, Vahiy 8-9’da kaydedilen yargılardan önce mühürlendiler. Kuzu’nun ismi ve Kuzu’nun Babası’nın ismi bu 144 bin kişinin alınlarında yazılıydı. Kuzu’nun Babası Tanrı’dır.

2Gökten, çağlayan suların sesine ve büyük bir gök gürlemesinin sesine benzeyen bir ses işittim. Duyduğum ses, lirlerini çalan lir sanatçılarının sesi gibiydi.

Yuhanna’nın gördüğü Siyon Dağı neredeydi? Bu soru anlamlıdır, çünkü dünyasal bir Siyon Dağı var ve aynı zamanda göksel bir Siyon Dağı da var (bkz. İbraniler 12:22). Ancak Yuhanna, gördüğü yerden değil, “gökten…bir ses” işitti. Buna göre, bu ayetlerde bahsedilen Siyon Dağı dünyadaydı.

3Gökten seslenenler tahtın önünde ve dört canlı varlıkla ihtiyarların önünde yeni bir ilahi söylüyorlardı. Dünyadan satın alınmış olan bu 144 bin kişi hariç, hiç kimse ilahiyi öğrenemedi. 4Bunlar, kadınlarla kirlenmemiş olanlardır. Çünkü bakirlerdir. Bunlar, Kuzu’yu nereye giderse izleyenlerdir. İsa tarafından Tanrı’ya ve Kuzu’ya ilk meyveler olarak insanlardan satın alındılar. 5Ağızlarında hiç yalan bulunmadı. Çünkü lekesizdirler.

Bu olayın anlamı nedir? Bu olay ne zaman gerçekleşecek? İlk sorunun cevabı ikinci sorunun cevabına bağlıdır. Vahiy 11’e göre, dünyasal Siyon Dağı’nın üzerindeki tapınak hariç bütün Yeruşalim kenti uluslar tarafından kırk iki ay boyunca ayak altında çiğnenecek. Bu kırk iki ay, gelecekteki yedi yıllık sıkıntı süresinin son 3½ yılıdır. İsa Mesih’in ve Kendisiyle beraber olan 144 bin imanlının, Siyon Dağı ayak altında çiğnenmekteyken dağın üzerinde duruyor olmaları olası değildir. Bunun için, bu olayın yedi yıllık sıkıntı süresinin sonrasında gerçekleşeceğini anlamamız doğru görünüyor. Buna göre bu 144 bin kişinin hepsi, İblis’in ruhsal saldırılarından korunarak yedi yıllık sıkıntı süresinden geçmişti. Tanrı’nın mühürlediği bir kişi bile eksik değildi.

Yuhanna gökten yeni bir ilahi işitti. Yalnızca Mesih’le beraber olan 144 bin kişi bu ilahiyi öğrenebiliyordu. (Muhtemelen “ilahiyi öğrenmek,” “ilahiyi anlamak” demektir.) Bu ilahi Tanrı’nın 144 bin sadık tanığı için söylendi. Bunlar, dünya tarihinin en kötü zulüm zamanında Tanrı’nın sözünü dünyaya duyurdular. Gökten işitilen ilahi bu sadık tanıkların iman zaferini kutlayan bir ezgi olabilir.

Yuhanna’nın gördüğü 144 bin kişinin hepsi bâkirdi. Bu kişiler neden evlenmediler? Mesih, yedi yıllık sıkıntı süresi başlamadan önce Kendisine iman etmiş olan her insanı dünyadan alacak. Tanrı sonra, bu yedi yılda Kendisine tanıklık edecek olan 144 bin kişiyi kurtaracak. Bu kişiler alınlarından mühürlenecek (Vahiy 7). Bu kişilerin ve Vahiy 11’deki iki peygamberin tanıklığı aracılığıyla daha çok insan Mesih’e iman edecek. Ancak yedi yıllık sürenin başında, bu 144 bin kişinin evlenebileceği imanlı kadınlar bulunmayacak. Ayrıca, bu kişilerin hizmet edecekleri yıllar çok zor olacak. Mesih’in ilk gelişinden yüzyıllar önce yaşayan Yeremya peygamber de evlenmedi. Tanrı ona evlenmemesini söyledi. Çünkü Yeremya’nın hizmet edeceği sürede büyük belalar ülkesine gelecekti (bkz. Yeremya 16:1-4). Vahiy kitabında anlatılan zorluklar, Yeremya’nın yaşadıklarından daha kötü olacak. Yuhanna’nın gördüğü 144 bin kişi bâkir olduğuna göre, bu kişiler yedi yıllık sıkıntı süresinden önce de evlenmemişlerdi. Bunlar muhtemelen genç yaşlarında bu süreye girdiler. Buna göre, gelecekteki yedi yıllık sıkıntı süresinde Rab İsa Mesih’e iman edecek olan 144 bin genç, kendilerinden nefret eden bir dünyaya Tanrı’nın sözünü duyuracak.

Mesih’in bin yıllık krallık süresi bu sıkıntı yıllarından sonra başlayacak. Mesih’in krallığında O’nun hizmetinde olacak olan bu 144 bin kişi, “Kuzu’yu nereye giderse [izleyeceklerdir].” Dünya bu kişileri Mesih’in sadık hizmetkârları olarak tanıyacak.

Sahte Mesih, yedi yıllık sıkıntı süresinde dünyayı yalanlarla aldatacak. Fakat Tanrı’nın kullanacağı tanıkların “ağızlarında hiç yalan bulunmadı.” Yuhanna bunları Siyon Dağı’nda gördüğü zaman, şehit olup mu Mesih’in yanına gelmişlerdi? Veya bu 144 bin kişi mucizevî bir şekilde dünyadan kurtuldular mı? Bilmiyoruz. Tanrı onları, aldıkları mühürle sıkıntı yıllarında gerçekleşecek olan yargılardan koruyacak. Fakat bu tanıkların, sahte Mesih’e boyun eğmedikleri için şehit olarak ölmüş olmaları mümkündür.

6Göğün yükseklerinde uçan bir melek gördüm. Melek, yeryüzünde oturanlara ilan etmek üzere, her ulus, kavim, dil ve halkla ilgili olan ebedî müjdeyi getirdi. 7Yüksek sesle, “Rab’den korkun ve O’na yücelik verin! Çünkü O’nun yargılama saati geldi. Göğü, karayı, denizi ve suların pınarlarını yaratmış Olan’a tapının.” diyordu.

Tanrı, yedi yıllık sıkıntı süresinde Kendisine tanıklık edecek olan 144 bin hizmetkâr ve iki peygamber kullanacak. Ancak bu süre sonunda bu 144 bin kişinin hizmeti tamamlanmış olup kendileri Mesih’le beraber olacaklar (ayet 1-5). Bölüm 11’de anlatılan iki peygamber de dünyadan alınmış olacaklar. Buna göre, kim bu sürenin son günlerinde Tanrı’nın sözünü dünyaya duyuracak? Ayet 6-11’de açıklanan duyurular muhtemelen bu son günlerde yapılacak.

Yuhanna “göğün yükseklerinde uçan bir melek” gördü. Bu melek yeryüzünde sağ kalan herkese “ebedî müjdeyi getirdi.” Ancak meleğin getirdiği müjde meydana gelmiş olan bir olayın haberi değildi. Bu müjde, sahte Mesih’in yalanlarla aldattığı bu dünyaya kutsal bir çağrıydı. Yuhanna’nın gördüğü melek yüksek sesle, “Rab’den korkun ve O’na yücelik verin! Çünkü O’nun yargılama saati geldi. Göğü, karayı, denizi ve suların pınarlarını yaratmış Olan’a tapının.” dedi. Elçi Pavlus, Adem’in soyunun temel günahını şöyle anlattı: “Tanrı’yı bildikleri halde O’nu Tanrı olarak yüceltmediler, O’na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü” (Romalılar 1:21, Kutsal Kitap). İnsanlığın temel günahı, Tanrı’yı yüceltmemek ve Tanrı’ya şükretmemektir. Adem’in soyundan doğmuş olan her insan bu günahı işlemiştir. İnsanlar bu günahı dindarlıkla örtmeye veya gidermeye çalışabilirler. Fakat hepimiz düşüncelerimizde, sözlerimizde ve davranışlarımızda bu günahtan dolayı suçluyuz. Yuhanna’nın gördüğü melek dünyayı Tanrı’yı yüceltmeye, O’na tapınmaya çağırıyordu. Ancak meleğin yedi yıllık sıkıntı süresinin sonunda getireceği bu yüce çağrı bir bağışlama umudunu veya bir kurtuluş müjdesini içermiyor. 144 bin hizmetkâr ve iki peygamberin dünyaya sundukları tanıklığın zamanı sona ermiş olacaktır. İsa’nın çarmıhta sağladığı kefaret müjdesi bütün dünyada duyurulmuş olacaktır. Bu noktada Mesih’in ikinci gelişi yaklaşıyor ve insanların tövbe etmeleri için az bir zaman kalmış olacak.

8İkinci başka bir melek ardından geldi. “Büyük Babil düştü. Fuhuşunun hiddet şarabından tüm uluslara içirdi.” diye söyledi.

Vahiy 13’te denizden yükselen canavar sahte Mesih’ti. Sahte Mesih’in gelecekte kullanacağı ticari merkez eski Babil kentinin mevkiinde bulunacak. Bu kent, ulusları ekonomik gücüyle etki altına alarak dünyanın halklarını sahte Mesih’e bağlayacak. İlk melek, “Rab’den korkun ve O’na yücelik verin! Çünkü O’nun yargılama saati geldi.” dedi. Bu yargılamanın önemli bir aşaması Babil’e karşı olacak. Tanrı, Babil kentini düşürecek (Vahiy 18). İkinci melek bu yargıyı ilan etti.

9Üçüncü başka bir melek onların ardından gelip yüksek sesle, “Eğer bir kişi Canavar’a ve heykeline tapıp alnına veya eline damga alırsa, 10bu kişi de Tanrı’nın gazap kadehinde saf olarak bulunan O’nun hiddet şarabından içecek. Kutsal meleklerin önünde ve Kuzu’nun önünde ateş ve kükürtte azap çektirilecektir.” dedi. 11 “Onların çektiği azabın dumanı sonsuza dek yükselecektir. Canavara ve heykeline tapanlar ve isminin damgasını alanlar gündüz gece rahata sahip olmayacaklar.”

Göğün yükseklerinde uçan üçüncü bir melek de seslendi. Bu meleğin verdiği uyarı ilk iki meleğin uyarılarından yola çıkarak varılan bir hükümdür. İlk melek, “Göğü, karayı, denizi ve suların pınarlarını yaratmış Olan’a tapının.” dedi. İkinci melek Babil kentinin yargısını ilan etti. Babil kenti ulusları sahte Mesih’e bağlı kılmıştı. Üçüncü melek sahte Mesih’e tapınanların çekeceği azabı ilan etti. Sahte Mesih’e tapıp damgasını eline veya alnına alan kişi “kutsal meleklerin önünde ve Kuzu’nun önünde ateş ve kükürtte azap çektirilecektir.” Bu azap sonsuz olacak.

Ayet 12-20

12Kutsalların sabrı bundadır. Kutsallar, Tanrı’nın buyruklarını ve İsa’nın adına olan imanı tutanlardır.

Dünyadaki insanlar, yedi yıllık sıkıntı süresinde sadece iki gruba ayrılacak: Tanrı’nın buyruklarını tutanlar ve sahte Mesih olan Canavar’ın buyruklarını tutanlar. Tanrı’nın buyruklarını tutanlar, İsa’nın adına olan imanı tutanlar olacaktır. Bugün sahte Mesih dünya sahnesine henüz çıkmadı. Fakat bugün de insanlar arasında aynı ayrım var. Çünkü Tanrı yalnızca İsa’nın kanının sağladığı kefaret aracılığıyla insanların günahlarını bağışlar. Yalnız İsa’nın adına olan imanı tutanlar Tanrı tarafından aklanıp O’nun gözünde kutsal oluyor. Yedi yıllık sıkıntı süresinde Canavar’dan zulüm görecek olan imanlılar, ayet 6-11’deki üç meleğin ilan ettikleri gerçekleri anımsayarak sabredecekler. Canavar’ın kurduğu siyasi ve ticari sistem ve Canavar’ı izleyenler yargılanacaklar.

13Gökten, “Yaz: şimdiden Rab’de vefat eden ölülere ne mutlu!” diye konuşan bir ses işittim. Ruh, “Evet, onlar emeklerinden rahata kavuşurlar. Onların yaptıkları işlerse onlara eşlik eder.” dedi.

Yuhanna gökten, “Yaz: şimdiden Rab’de vefat eden ölülere ne mutlu!” diye konuşan bir ses işitti. Yedi yıllık sıkıntı süresinin sonu yaklaşmış olacak. Üç melek tarafından dünyaya duyurulan son uyarılar verildi. Dünyanın halklarından biçilecek olan iki hasat bu bölümün kalan ayetlerinde anlatılacak. İnsanların Tanrı’ya hizmet etme fırsatı bitmiş olacak. Çünkü Mesih dönmek ve insanları yargılamak üzere olacaktır. Rab İsa, “Beni gönderenin işlerini vakit daha gündüzken yapmalıyız. Gece geliyor, o zaman kimse çalışamaz.” dedi (Yuhanna 9:4, Kutsal Kitap). İsa bu sözü yukarıdaki ayet 13’te ilan edilen zamanla ilgili olarak söylemiş olabilir.

Üçüncü melek, “Canavara ve heykeline tapanlar ve isminin damgasını alanlar gündüz gece rahata sahip olmayacaklar.” dedi (ayet 11). Oysa Kutsal Ruh, Rab’de vefat eden ölüler “emeklerinden rahata kavuşurlar.” dedi (ayet 13). Rab İsa Mesih’e iman etmiş olanların rahata kavuşma vakti ve Kuzu’ya iman etmemiş olanların yargılanma vakti yaklaşmış olacak. Mesih’e iman etmiş olanların yaptıkları işler “onlara eşlik eder.” Hiç kimse yaptıkları iyi işler veya varsaydığı sevaplar aracılığıyla cennete gidemeyecek. Sayısız sevap bir günahı silemez. Fakat Rab İsa Mesih’in çarmıhta sağladığı kefareti imanla benimseyen her insanın günahları bağışlanacak. Ayrıca, bu kişilerin yaptıkları iyi işler Tanrı’dan ödül alacak.

14Ve beyaz bir bulut gördüm. Bulutun üzerinde İnsanoğlu’na benzer biri oturuyordu. Başı üzerinde altın bir taç ve elinde keskin bir orak vardı. 15Başka bir melek tapınaktan çıktı. Melek, bulutun üzerinde Oturan’a yüksek sesle, “Orağını uzatıp biç! Çünkü biçme saati geldi; dünyanın hasadı olgunlaştı.” diyordu. 16Bulutun üzerinde Oturan, orağını dünya üzerine uzattı ve dünyanın ekini biçildi.

Yuhanna ayet 6-11’de üç meleğin verdiği uyarıları işitti. Dünyanın yargılanacağı zaman yaklaşmıştı. Yuhanna sonra bir bulutun üzerinde oturan, “İnsanoğlu’na benzer” birini gördü. Bu Kişi İsa Mesih’tir (bkz. Vahiy 1:12-13 ve notlar; Daniel 7:13-14). Dünyayı yargılama hakkı O’na aittir. İsa: “Size doğrusunu söyleyeyim, ölülerin Tanrı Oğlu’nun sesini işitecekleri ve işitenlerin yaşayacakları saat geliyor, geldi bile. Çünkü Baba, kendisinde yaşam olduğu gibi, Oğul’a da kendisinde yaşam olma özelliğini verdi. O’na yargılama yetkisini de verdi. Çünkü O İnsanoğlu’dur.” dedi (Yuhanna 5:25-27, Kutsal Kitap). Ebedî Tanrı Oğlu olan Mesih, İnsanoğlu olarak aramızda yaşadı. İsa, Adem soyu adına çarmıhta insanların işledikleri günahların ölüm bedelini ödedi. İsa Mesih bu kurtuluşu her insana sundu ve sunmaya devam ediyor. Yargılama yetkisinin O’na ait olması Baba’nın adil kararıdır.

Yuhanna İsa’nın elinde keskin bir orak gördü. Gökteki tapınaktan çıkan bir melek İsa’ya, “Orağını uzatıp biç! Çünkü biçme saati geldi; dünyanın hasadı olgunlaştı.” dedi. Tanrı Oğlu olan Mesih, hiçbir zaman Babası’ndan bağımsız olarak hareket etmedi. Baba ve Oğul birdir. Melek, Tanrı’nın huzurundan getirdiği sözü tüm evrenin önünde ilan etti. Oğul’un bu saatte dünyanın hasadını biçmesi, Baba’nın isteğidir.

“Sonra İsa, ‘orağını dünya üzerine uzattı ve dünyanın ekini biçildi.’” Bu cümle ne demek? Dünyadaki herkes aniden ölecek mi? Hayır. Zaten bu bölümün sonraki ayetlerinde başka bir biçim de var. İsa, Kendisine iman edenleri buğdaya, iman etmeyenleri ise adı “delice” olan, istenmeyen bir ota benzetti. İsa, tarlasında bulunan buğdayın ve delicenin biçim zamanını şöyle anlattı: “Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun” (Matta 13:30, Kutsal Kitap). Bu benzetmeye göre, orakçılar tarlayı biçtikten sonra deliceleri buğdaydan ayıracaklar. Deliceler yakılacak, buğday ise ambara koyulacak. Bu benzetme, ayet 14-16’daki biçmeyi anlamamıza yardımcı olur. İsa, bir orakla bir anda mecazi olarak dünyanın hasadını – hem buğdayı hem deliceleri – biçecek. Yani, İsa bir Yargıç olarak hasadın durumunu o anda olduğu gibi tespit edecek. Ayrıca İsa bu şekilde kurtuluş kapısının kapanmış olduğunu ilan edecek. Bu ilandan sonra melekler, ayet 17-20’de deliceleri buğdaydan ayıracaklar.

17Başka bir melek de gökteki tapınaktan çıktı. Onun da keskin bir orağı vardı. 18Ateş üzerinde yetkisi olan başka bir melek sunağın olduğu yerden çıktı. Keskin orağı taşıyan meleğe bağırarak seslendi: “Keskin orağını uzatıp dünyanın asmasının üzüm salkımlarını kopar! Çünkü dünyanın salkımı olgunlaştı.”

İsa ayet 14-16’da bir anda dünyanın hasadını biçti. Bu mecazda İsa, Yargıç olarak dünyanın nüfusunu Kendisine iman etmiş olanlar ve Kendisine iman etmemiş olanlar olarak iki gruba ayırdı. Bu yargılamanın uygulanışının ilk aşaması ayet 17-20’de açıklanıyor. Bu ayetlerde iki melek görüyoruz. İlk melek Tanrı’nın gökteki tapınağından çıktı. Bu melek keskin bir orak taşıyordu. İkinci melek sunağın olduğu yerden çıktı. İkinci meleğin ateş üzerinde yetkisi vardı. İkinci melek birinci meleğe, “Keskin orağını uzatıp dünyanın asmasının üzüm salkımlarını kopar! Çünkü dünyanın salkımı olgunlaştı.” dedi. Bu üzüm salkımları Mesih’e iman etmemiş olan insanlardır.

Tanrı’nın yargıları Vahiy kitabında bir çok kez altın sunaktan çıktı. Mesih mirasını kaydeden tomarın beşinci mührünü açtığı zaman, O’nun tanıklığı uğruna şehit olmuş olan insanlar sunak altından, “Kutsal ve hakikî olan Efendi, ne zamana dek yargılamazsın ve dünya üzerinde oturanlardan kanımızın öcünü almazsın?” diye feryat ettiler (6:9-11). İmanlıların duaları altın sunaktan yükselip kabul olduğu zaman, bir melek sunaktan ateş alıp yeryüzüne attı. Tanrı sonrasında yedi borazanla ilan edilen yedi yargıyla dünyayı yargıladı (8:1-6). Bu borazanların altıncısı çalındığı zaman, altın sunaktan gelen bir ses Fırat nehri mevkiinde bağlı olan dört cinin salıverilmesini emretti. Bu dört cin, dünyanın nüfusun üçte birini öldürmeye çıktı (9:13-15). Yukarıdaki ayetlerde dünyanın salkımının toplanmasını emreden melek de sunağın olduğu yerden ortaya çıktı.

19Melek orağını dünyaya uzatıp dünyanın asmasının ürününü kopardı. Tanrı’nın hiddetinin büyük şarap cenderesine onu attı. 20Kent dışında şarap cenderesi sıkıldı. Kan, bin altı yüz stat birimia uzaklığına ve atların gemleri seviyesine kadar cendereden aktı.

a1 “stat birimi” = 192 metre

Melek “dünyanın asmasının ürününü kopardı.” Yuhanna bu olayı tek cümleyle anlattı. Belki bu melek tek bir hareketle dünyanın salkımını topladı. Ancak bu hareket, Mesih’in yaptığı biçme hareketinin de olduğu gibi (ayet 18), bir hüküm eyleminin mecazıdır. Rab İsa Mesih’e iman etmemiş olanlar yargılanacaklar. Orağın hareketinin simgelediği yargı, yeryüzünde meydana gelecek olan bir savaş sürecinde gerçekleşecek. Meleğin kopardığı üzüm salkımları “Tanrı’nın hiddetinin büyük şarap cenderesine [atıldı]. Kent dışında şarap cenderesi sıkıldı.” Yeruşalim kenti dışında kanlı bir savaş olacak. “Kan, bin altı yüz stat birimi uzaklığına ve atların gemleri seviyesine kadar cendereden aktı.” Bin altı yüz “stat birimi” yaklaşık 307 kilometredir. Bu ayetlerde anlatılan savaş, uzunluğu 300 kilometreden daha fazla olan bir alanda meydana gelecek. Kan, muhtemelen bu alandaki çukurlarda, “atların gemleri seviyesine kadar” akıp birikecektir.

Tanrı, Yoel peygamber aracılığıyla, “Milletler harekete gelip Yehoşafat deresine çıksınlar; çünkü etraftan gelen bütün milletlere hükmetmek için orada oturacağım. Orağı salın, çünkü hasat olgundur; gelin, ayağınızla ezin; çünkü mâsara doludur, tekneler taşıyor; çünkü onların kötülüğü büyüktür. Kalabalıklar, hüküm deresinde kalabalıklar! Çünkü hüküm deresinde RABBİN günü yakındır” (Yoel 3:12-14, eski çeviri). dedi.

Bu savaşın muzafferi, İsa Mesih olacaktır. O’nun ikinci gelişini anlatan şu sözler Vahiy 19:15’te bulunuyor: “Ulusları vurması için ağzından iki ağızlı keskin bir kılıç çıkıyordu. Kendisi onları demir çomakla güdecektir. Her şeye kadir olan Tanrı’nın gazabının öfkesinin şarap cenderesini Kendisi ayakla çiğner.”

SONRAKİ BÖLÜM

ÖNCEKİ BÖLÜM

ANASAYFA