Ayet 1-6
1Bana değneğe benzer bir kamış verildi. “Kalk, Tanrı’nın tapınağını, sunağı ve onda tapınanları ölç. 2Tapınağın dışındaki avluyu bırak, onu ölçme. Çünkü o uluslara verildi. Kutsal kenti kırk iki ay ayak altında çiğneyecekler.
Vahiy 8-9 bölümlerinde yedi meleğin altısı borazanlarını çaldı. Tanrı’dan gelen altı farklı yargı, borazanların seslenmelerinden sonra sırayla gerçekleşti. Bu belalar muhtemelen yedi yıllık sıkıntı süresinin ortasında Yeruşalim kentine saldıranlara karşı gerçekleşen yargılardı. Ancak bu sürenin arka planındaki olaylar Vahiy kitabında henüz anlatılmadı. Bu olaylar hakkındaki ilk açıklama Vahiy 11’de, bu açıklamanın devamı da Vahiy 12-13’te bulunuyor.
Yuhanna’ya değneğe benzeyen bir kamış verildi. Bu kamışla Yuhanna, bu sürede Yeruşalim’de bulunacak olan Tanrı’nın tapınağını, tapınağın kapısına yakın olan tunç sunağı ve tapınakta tapınanları ölçecek. Yuhanna’nın bu insanları da ölçeceği ve bu ölçmenin sonuçları yazılmadığına göre bu eylem fiziksel uzunlukları tespit etmek için yapılan bir ölçme değildi. Aksine bunun amacı, korunacak bir alanın sınırlarını belirtmekti. (Buna benzeyen başka bir örnek Zekeriya 2:1-5’te bulunuyor). Yeruşalim kenti saldırıya uğrayacağı zaman Tanrı’nın tapınağı, tapınak kapısı önünde bulunan sunak ve Yahudilerin bir kitlesi Tanrı tarafından korunacaktır. Tanrı, saldıran ulusların bu alan dışında kalan avluya ve kente sahip olmalarına izin verecek. Yedi yıllık sıkıntı süresinin son kırk iki ayı (3½ yıl) boyunca bu uluslar Yeruşalim kentini ayak altında çiğneyecekler. Fakat Tanrı, bu kitapta bu saldırı hakkında bu bilgiyi vermeden önce O’nun bu uluslara karşı getireceği yargıların ilklerini kitabın önceki bölümlerinde açıkladı.
Mesih’in dönüşünden önce Tanrı’nın tapınağı Yeruşalim’de tekrar inşa edilecek. Buna göre Tanrı, halkının Yasa Antlaşması’na dönmesini istiyor mu? Hayır! Aksine, Mesih’in bin yıllık krallık süresinde Yeruşalim’de Yeni Antlaşma’ya bağlı olan bir tapınak bulunacak (bkz. Hezekiel 40-47). Yuhanna’nın “ölçtüğü” insanlar, bu sürede ortaya çıkacak olan sahte Mesih’e tapmayan Yahudilerdir. Sahte Mesih’in orduları Yeruşalim’e saldırdığı zaman, bu Yahudiler Tanrı tarafından korunacaktır.
Vahiy kitabının bu bölümlerinde kiliselerden veya kiliselere ait imanlılardan hiç bahsedilmiyor. Çünkü Mesih’e yedi yıllık sıkıntı süresinden önce iman edenler, bu süre başlamadan önce Mesih tarafından dünyadan alınmış olacaklar.
3İki tanığımı çuval beziyle giyinmiş olarak bin iki yüz altmış gün peygamberlik etmek üzere donatacağım.” dedi.
Tanrı’nın iki tanığı, Yeruşalim kentinin diğer uluslar tarafından ayak altında çiğneneceği kırk iki aylık sürede kentte peygamberlik edecekler. Bu iki kişi çuval beziyle giyinecek. Çünkü onların duyuracağı mesaj, dünyanın halklarını tövbeye çağıran bir çağrı olacak. Eski İsrail’in takviminde her ayda 30 gün vardı. Buna göre bin iki yüz altmış gün, kırk iki aya eşittir. Tanrı’nın kullanacağı bu iki kişi, yedi yıllık sıkıntı süresinin son 3½ yılında işgal altında olacak olan Yeruşalim’de Tanrı’nın sözü hakkında tanıklık edecek.
4Bunlar, dünyanın Rab’bi önünde duran iki zeytin ağacı ve iki kandilliktir.
Bu ayeti anlamamız için Zekeriya peygambere verilen bir görümü hatırlamamız gerekir. Zekeriya İsrail’in tapınağındaki kandilliğe benzeyen bir kandillik gördü. İsrail’in o zamanki tapınağı Babil ordusu tarafından yıkılmıştı. Zekeriya’nın gördüğü kandilliğin sağında ve solunda iki zeytin ağacı vardı. Bu iki zeytin ağacından kandilliğe zeytinyağı akıyordu. Bu iki zeytin ağacı İsrail’in o zamanki Başkâhini Yeşu’yu ve Davut’un soyuna ait olan İsrail’in Valisi Zerubbabil’i simgeliyordu. Babil’deki sürgünden İsrail’e dönmüş olan bu iki kişi, Babil ordusunun yıktığı tapınağı RAB’bin onlara verdiği güçle tekrar inşa edeceklerdi (bkz. Zekeriya 4:6-8; 6:9-15).
Zekeriya peygamber görümde kendisiyle konuşan meleğe bu iki zeytin ağacının anlamını sorduğu zaman bu melek, Bunlar mesholunmuş o ikilerdir ki, bütün dünyanın Rabbi yanında durmaktadırlar. dedi (Zekeriya 4:14, eski çeviri). Tanrı’nın gelecekte kullanacağı iki tanık, Vahiy 11’de buna benzer bir sözle tarif ediliyor: “Bunlar, dünyanın Rab’bi önünde duran iki zeytin ağacı ve iki kandilliktir.” Bu iki peygamberin Yeşu ve Zerubbabil’e benzeyeceklerini böylece anlıyoruz. Yeni bir tapınak yedi yıllık sıkıntı süresinde Yeruşalim’de bulunacak. Ancak kandilliğin simgelediği Tanrı’nın ışığı bu tapınakta bu sürede eksik olacak. Çünkü İsrail halkının çoğu İsa Mesih’e hâlâ iman etmemiş olacaktır. Bunun için Yuhanna’nın gördüğü iki peygamberin kendileri Yeruşalim kentinde birer kandillik olacak. Yeşu ve Zerubbabil’in yaptıkları gibi bu iki peygamber Tanrı’nın ışığının O’nun tapınağına dönmesi için hazırlık yapacaklar (bkz. Hezekiel 43:1-7). Bu dönüş, Mesih’in ikinci gelişinde gerçekleşecek. Ayrıca bu iki peygamber, zeytin ağaçları olarak İbrahim’e verilen vaatlerin bereketlerinin kanalları olacaklar. RAB’bin sözünü Zekeriya peygambere ileten melek, Kudretle değil, kuvvetle değil, ancak benim Ruhumla. dedi (Zekeriya 4:6, eski çeviri). Yedi yıllık sıkıntı süresinin son kısmında ulusları tövbeye çağıracak olan iki tanık, Tanrı’nın Ruhu’nun verdiği güçle tanıklık edecekler.
5Biri onlara zarar vermek isterse, ağızlarından ateş çıkıp düşmanlarını yiyip bitirir. Biri onlara zarar vermek isterse, bu şekilde öldürülmesi gerekir. 6Bu iki tanık, peygamberliklerinin günlerinde yağmur yağmasın diye göğü kapatma yetkisine, suların üzerinde ise onları kana dönüştürme yetkisine ve dünyayı her çeşit belayla istedikleri sıklıkla vurma yetkisine sahiptirler.
Yedi yıllık sıkıntı süresinin son 3½ yılında Tanrı’nın kullanacağı iki tanık kendilerini korumak için olağanüstü bir kuvvete ve dünyayı her çeşit belayla vurmak için bir yetkiye sahip olacaklar. Onlara zarar vermek isteyen insanlar bu iki peygamberin ağzından çıkan ateşle öldürülecekler. Bu ateş, bu iki kişinin ağzından çıkan sözleriyle gerçekleştirdikleri yargıların simgesi olabilir.
Gelecekte dünyayı tövbeye çağıracak olan bu iki tanık kimlerdir? Onların kimliğini kesin olarak bilmiyoruz. Tanrı, Malaki peygamber aracılığıyla, RAB’bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce size Peygamber İlyas’ı göndereceğim. O babaların yüreklerini çocuklarına, çocukların yüreklerini babalarına döndürecek. Öyle ki, gelip ülkeyi lanetleyerek yok etmeyeyim. dedi (Malaki 4:5-6, Kutsal Kitap). Ayrıca gökten inen ateş İlyas peygamberin sözü üzerine düşmanlarını yakıp yok etti (2. Krallar 1:10,12). İlyas dua ettiğinde 3½ yıl boyunca ne yağmur yağdı ne de çiy oluştu (1. Krallar 17:1; Luka 4:25; Yakup 5:17). Malaki’nin peygamberlik sözü ve bu benzerliklerden dolayı, Vahiy 11’de bahsedilen iki tanıktan birinin İlyas peygamber olacağı düşünülüyor.
Bu iki tanıktan biri İlyas ise ikincisi kim olabilir? Bu iki kişinin suları kana dönüştürmeleri ve dünyayı çeşitli belalarla vurmaları bize Musa’nın Mısır’da Firavun’a karşı ilan ettiği yargıları anımsatıyor. Ayrıca İsa’nın öğrencileri İsa’yı yüceliğinde gördükleri zaman Musa’yı ve İlyas’ı da gördüler. Musa ve İlyas, İsa’nın yaklaşan ölümüne dair konuştular (Matta 17:1-9; Luka 9:30-31). Yasa Antlaşması Musa’ya verildi; İlyas, İsrail’in bu antlaşmayı bıraktığını söyledi (1. Krallar 19:10,14). Musa’nın ölümünden sonra Başmelek Mikail Musa’nın cesedi hakkında İblis’le mücadele etti (Yahuda 1:9). Mikail, belki Musa’nın aynı bedeni tekrar kullanılacağı için Şeytan’la mücadele etti. Bu nedenlerle ikinci tanığın Musa olabileceği düşünülüyor.
Yuhanna’ya açıklanan iki tanığın kimliğini kesin olarak bilmiyoruz. İlyas ve Musa olabilirler. Tanrı, dünyanın en karanlık yıllarında bu iki kişiyi kuvvetle donatıp dünyayı tövbeye çağırmak için kullanacak.
Ayet 7-19
7Tanıklıklarını tamamladıkları zaman, dünyanın derinliklerinden yükselen canavar onlarla savaşacak, onları yenecek ve onları öldürecek.
Yedi yıllık sıkıntı süresinin son 3½ yılında Tanrı’nın iki tanığı dünyayı tövbeye çağıracak. Aynı 3½ yıllık süre boyunca kötü bir diktatör dünyanın yönetimine sahip olacak (bkz. Daniel 7:25). Vahiy kitabında “canavar” olarak adlandırılan bu diktatör sahte Mesih’tir. Şeytan bu kişiyi ve bu kişinin imparatorluğunu kullanacak. Yukarıdaki ayet bu diktatörü “dünyanın derinliklerinden yükselen canavar” olarak tarif ediyor. Yuhanna bu canavarı Vahiy 13’te görecek. Bu canavar hakkında ayrıntılı bir açıklama daha sonra Vahiy 17:8’te verilecek. Tanrı’nın iki tanığı görevlerini tamamlayıncaya dek hiç kimse onlara zarar veremeyecek. Ancak onlar görevlerini bitirdikleri zaman sahte Mesih onları öldürecek.
8Onların cesetleri Rab’lerinin çarmıha gerildiği, ruhsal olarak “Sodom” ve “Mısır” olarak adlandırılan büyük kentin caddesinde kalacak. 9Halklar, kavimler, diller ve uluslardan olan insanlar onların cesetlerine üç buçuk gün bakıp cesetlerinin mezara konulmasına izin vermeyecekler. 10Yeryüzünde oturanlar bu peygamberlerin ölümü üzerine coşup kutlama yapacaklar ve birbirlerine hediyeler verecekler. Çünkü bu iki peygamber yeryüzünde oturanlara azap çektirdiler.
Mesih’in çarmıha gerildiği Yeruşalim kentinden ayet 8’de “Sodom” ve “Mısır” olarak bahsediliyor. Yeşaya peygamber de Yeruşalim kentine “Sodom” ve “Gomora” adlarıyla hitap etti (Yeşaya 1:10). Çünkü İsrail halkı Tanrı’dan çok uzaklaşmıştı. Elçi Pavlus, Yeruşalim kenti çocuklarıyla birlikte kölelik etmektedir. dedi (Galatyalılar 4:25). Çünkü İsraillilerin çoğu Mesih’in sunduğu kurtuluşu reddetti.
Tanrı’nın kullanacağı iki tanık sahte Mesih tarafından öldürülecekler. Onların cesetleri üç buçuk gün Yeruşalim kentinin caddesinde kalacak. Dünyanın halkları onların cesetlerinin mezara konulmasına izin vermeyecekler. Aksine, uluslar muhtemelen teknolojik medya aracılığıyla üç buçuk gün boyunca bu iki peygamberin cesetlerine bakıp coşacaklar. Dünya çapında insanlar birbirlerine hediyeler verip bir kutlama yapacaklar. Çünkü bu peygamberlerin sözlerini reddedenler azap çekiyorlardı. Dünyanın halkları Tanrı’nın iki tanığının cesetlerini gördükleri zaman bu azabın bittiğini düşünecekler.
Ayet 8’de bahsedilen “Rab,” İsa Mesih’tir. Ayet 15, “Dünyanın krallığı Rabbimiz’in ve Mesihi’nin oldu.” diyor. Ayet 15’te bahsedilen “Rab,” Baba’dır. Bu ayetler birbiriyle çelişmiyor. Ebedî Tanrı Oğlu olan İsa Mesih, Baba ile birdir.
11Bu üç buçuk günden sonra Tanrı’dan gelen yaşam ruhu içlerine geldi. Ayaklarının üzerine kalktılar ve onları görenlerin üzerine büyük bir korku düştü. 12Gökten onlara, “Buraya çıkın!” diye seslenen yüksek bir ses işittim. Bir bulut içinde göğe yükseldiler ve düşmanları onları seyrettiler. 13O gün büyük bir deprem oldu. Kentin onda biri yıkıldı ve insanların yedi bini depremde öldürüldü. Kalanlar ise korktu ve göğün Tanrısı’na yücelik verdiler.
Sahte Mesih ve onu izleyen dünyanın halkları, Tanrı’nın iki tanığının ölü olduğuna sevinecekler. Bu iki peygamberin cesetleri üç buçuk gün Yeruşalim kentinin caddesinde kalacak. Fakat üç buçuk günden sonra Tanrı onları hayata döndürecek. Bu iki peygamber tekrar nefes alarak ayağa kalkacaklar. Onları gören dünyanın milletleri korkuya kapılacaklar. Sonra gökten bir ses bu iki kişiyi göğe çağıracak. Onlar kendileri için hazırlanmış olan bir bulutta düşmanlarının gözleri önünde göğe çıkacaklar. Aynı gün Yeruşalim kentinde büyük bir deprem olacak. Kentin onda birini yıkacak olan bu depremde yedi bin kişi ölecek.
Bu ayetlerde “yedi bin” sayısı anlamlıdır. Tarihte İlyas peygamber Tanrı’ya yakınarak İsrail halkının Yasa Antlaşması’nı reddettiğini söylediği zaman Tanrı, Fakat ben İsrailde Baala çökmemiş bütün dizleri, ve onu öpmemiş her ağzı, yedi bin kişiyi alıkoydum. dedi (1. Krallar 19:18, eski çeviri). Yani İlyas, kendisi hariç İsrail’de gerçek bir imanlı kalmadığını düşündü. Ancak Tanrı, İsrail’den yedi bin kişilik bir kitleyi imandan sapmaktan korumuştu (ayrıca bkz. Romalılar 11:2-5). Fakat Vahiy 11’de bahsedilen yedi bin kişi Yeruşalim’deki depremde öldürülecek. Bu yedi bin kişi, Tanrı’nın iki tanığını öldüren sahte Mesih’e diz çökmüş olan Yahudiler olabilir. Depremde ölmeyenler göklerde olan Tanrı’nın var olduğunu ve gerçekleşen yargının O’ndan geldiğini ikrar edecekler.
14İkinci “vay” geçti. Üçüncü “vay,” işte ansızın geliyor. 15Yedinci melek borazanını çaldı ve gökte, “Dünyanın krallığı Rabbimiz’in ve Mesihi’nin oldu. Kendisi sonsuzca hüküm sürecek!” diyen yüksek sesler duyuldu. 16-18Tanrı’nın tahtının önünde tahtlarında oturan yirmi dört ihtiyar yüzüstü yere kapanıp, “Var olan ve var olmuş olan, tüm kudrete sahip olan Rab Tanrı, Sana şükrediyoruz. Çünkü büyük kuvvetini alıp hüküm sürdün. Uluslar öfkelendiler ve Senin öfken geldi. Ölülerin yargılanma zamanı; peygamber olan kullarını, kutsalları ve küçük olsun büyük olsun Senin isminden korkanları ödüllendirme ve dünyayı tahrip edenleri tahrip etme zamanı geldi.” diye Tanrı’ya tapındılar.
Yedi meleğin çalmakta olduğu yedi borazanın son üçünün seslerinden sonra gerçekleşen yargılar üç “vay” olarak açıklanıyor (bkz. 8:13;9:12). İlk iki “vay” bölüm 9’da anlatıldı. Bölüm 10, Tanrı’nın planının yedinci borazanın sesleneceği zaman tamamlanacağını söyledi (10:7). Vahiy 11:1-13 ayetleri, yedi borazanla ilan edilen yargıların gerçekleşeceği dönemdeki dünyasal olaylar hakkında bize bilgi verdi. Vahiy 11:1-2’de açıklanan işgal, bu yargıların sebebidir.
Vahiy 11:14 ayeti borazanların seslenme konusuna dönüyor. Bu bölümün son ayetleri bizi Yeruşalim kentinde gerçekleşen olayların sahnesinden göksel bir sahneye götürüyor. Yedinci melek borazanını çalıyor. Melek borazanını çalar çalmaz gökte coşkulu bir kutlama başlıyor. Yedinci borazanın getireceği yargı (üçüncü “vay”) Vahiy 18:10,16’da açıklanacak.
Gökte yapılan kutlama, dünyanın hükümdarlığının artık Tanrı’ya ve O’nun Mesihi’ne ait olduğunu ikrar ediyor. Şeytan’ın gasbettiği egemenliğin sonu gelmiştir. Olaylar Vahiy kitabının kalan sayfalarında hızlıca gerçekleşecek. İsa Mesih’in Kral olarak dünyaya dönüşü Vahiy 19 bölümünde anlatılacak. Yirmi dört ihtiyar Tanrı’ya, “Sana şükrediyoruz. Çünkü büyük kuvvetini alıp hüküm sürdün.” dediler. Ancak Tanrı hep hüküm sürdü, değil mi? Evet. Fakat Tanrı, dünyanın hükümdarlıklarının kötülük yapmasına Adem’den bugüne kadar sınırlı olarak izin verdi. Çünkü böylece dünyanın halkları, günahın ne kadar kötü ve zararlı olduğunu gördüler. Yakın bir zamanda bu izin süresi bitecek. Yirmi dört ihtiyar ayrıca, “Uluslar öfkelendiler ve Senin öfken geldi.” dediler. Bu sözler, Mezmur 2:1-6 ayetlerinden bir alıntı olabilir.
19Gökte Tanrı’nın tapınağı açıldı ve Rab’bin antlaşma sandığı tapınağında görüldü. Şimşekler çaktı, sesler, gök gürlemeleri duyuldu ve şiddetli bir dolu yağışı meydana geldi.
Tanrı, Musa’ya verilen Yasa’da bir buluşma çadırı yapılmasını emretti. Bu çadırın iç bölümünde bir sandık vardı. İsrail’in başkâhini bu “antlaşma sandığına” yılda bir, Kefaret Gününde yaklaşıp bir günah sunusunun kanını sandığın kapağının üzerine ve önünde serperdi (bkz. Levililer 16:14-15). “En kutsal yer” olarak bilinen çadırın bu iç bölümü, Tanrı’nın huzurunu simgeliyordu. Buluşma çadırının kendisi Tanrı’nın gökteki tapınağının küçük bir örneği olarak o tapınağı resmediyordu. Tanrı’nın buyurduğu kurban kanıyla antlaşma sandığına yaklaşan başkâhin, İsrail’in temsilcisi olarak merhamet ve lütuf bulurdu. Fakat farklı bir şekilde antlaşma sandığına yaklaşmaya çalışanlar Tanrı’nın gazabıyla karşılaşırdı (bkz. Levililer 10:1-2).
Yuhanna, Vahiy 11 bölümünün son ayetinde Tanrı’nın gökteki tapınağının açıldığını ve bu tapınağın içinde bulunan antlaşma sandığını gördü. Bunun ardından görülen şimşekler, duyulan gök gürlemeleri ve meydana gelen dolu yağışı, bir fırtınanın ön göstergeleriydi. Yeni belalar Tanrı’nın gökteki huzurundan dünyaya gelmek üzereydi. Bu ayetteki anlatımın devamı ve bu belaların gerçekleşmesi Vahiy 15:5-16:21 ayetlerinde açıklanıyor. Gelecekteki yargılar fırtınasında, bugün de olduğu gibi, Tanrı’nın kutsal gazabından tek sığınak, Tanrı Kuzusu Rab İsa Mesih’in kefaret sağlamış olan kanı olacak.