Ayet 1-8
1İsa Mesih’in vahyidir. Tanrı bunu, ansızın gerçekleşmeleri gerekenleri kullarına göstermek için O’na verdi. İsa Mesih bunu, meleği aracılığıyla gönderip kulu Yuhanna’ya işaretlerle iletti.
Vahiy Kitabı İncil’in son bölümüdür. Bu vahiy Baba tarafından İsa Mesih’e verildi. Peki, Mesih bunları zaten bilmiyor muydu? Evet, İsa dünyadayken şöyle dedi: “Babanın her nesi varsa, benimdir” (Yuhanna 16:15). İsa, Tanrı ve insan arasındaki Aracıdır. Bu sebeple, bu mesajı iletmesi için bu vahiy Kendisine verildi. Mesih bu vahyi işaretlerle (alâmetlerle) meleği aracılığıyla kulu Yuhanna’ya iletti. Bu işaretlerin kullanımından dolayı bu kitap gizemli görünüyor. İncil’in Vahiy bölümünü anlamak için Kutsal Kitap’ın diğer bölümleriyle de bağlantı kurulması gerekir. Vahiy’de yazılan olaylar “ansızın” – çoğu 7 yıllık bir süre içinde – gerçekleşecektir.
2Yuhanna, Tanrı’nın sözüne ve İsa Mesih’in tanıklığına – yani, gördüğü her şeye- tanıklık etti.
İsa’nın öğrencisi Yuhanna, melek tarafından kendisine gösterilmiş olan her şeyi bu kitaba yazdı.
3Bu peygamberliğin sözlerini okuyan kişiye ve dinleyip onda yazılmış olan şeylere bağlı kalanlara ne mutlu! Çünkü vakit yakındır.
Bu kitabın sözlerini okuyan (bildiren) kişi ve bu sözleri dinleyip bunlara bağlı kalanlar Tanrı’nın gözünde bereket sahipleridir. “Çünkü vakit yakındır.” Ancak bu ayet hemen hemen 2000 yıl önce yazıldı. Hangi anlamda “vakit yakındır” diyor?
İsa bu dünyaya gelmeden önce peygamberler yüzyıllarca Tanrı’nın vadettiği Mesih’in gelişi hakkında bilgi verdiler. Peygamberlerin öngördükleri Mesih geldi. Kurban olarak kesilen bir kuzu gibi çarmıhta öldü. Mesih böylece insanların günahları için kefaret sağladı. Üçüncü gün ölümden dirildi. İsa Mesih’in gelişinden, ölümünden ve ölümden dirilişinden itibaren tarih yeni bir döneme geçti. Peygamberler O’nun Kral olarak dönüşünü de öngördüler. Mesih her an dönebilir. İlk gelişi olmuştur. Dönüşüne vakit yakındır.
4-5Yuhanna, Asya’daki yedi kiliseye:
Var olan, var olmuş olan ve gelecek olan Tanrı’dan, O’nun tahtının önündeki yedi Ruh’tan ve sadık tanık, ölüler arasından ilk doğan ve dünyanın krallarının hükümdarı olan İsa Mesih’ten size lütuf ve esenlik olsun.
Yuhanna, kendisine verilen vahyi eski Roma’nın Asya ilinde topluluklar olarak bulunan yedi kiliseye hitap ederek yazdı. Bu yedi topluluğun bulundukları kentlerin hepsi Türkiye’nin bugünkü Ege Bölgesi’ndeydi. Yuhanna bu ilk sözlerinde üç eşit kaynaktan bu kiliselere lütuf ve esenlik diledi. İlk kaynak, “Var olan, var olmuş olan ve gelecek olan Tanrı” dır. İkinci kaynak, “O’nun tahtının önündeki yedi Ruh” tur. Yeşaya peygamber tek Ruh olan Tanrı’nın Kutsal Ruh’unu yedi unvanla tarif etti. Yeşaya Mesih’ten bahsederken şöyle dedi: İşay’ın kütüğünden yeni bir filiz çıkacak, kökünden bir fidan meyve verecek. RAB’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu, öğüt ve güç ruhu, bilgi ve RAB korkusu ruhu Onun üzerinde olacak (Yeşaya 11:1-2; Kutsal Kitap). İkinci lütuf ve esenlik kaynağı Kutsal Ruh’tur. Üçüncü kaynak, “sadık tanık, ölüler arasından ilk doğan ve dünyanın krallarının hükümdarı olan İsa Mesih” tir. Böylece Yuhanna, Vahiy kitabının girişinde Baba’nın, Kutsal Ruh’un ve Oğul’un üçünü de kiliselere dilediği lütfun ve esenliğin kaynağı olarak tanımladı.
Yuhanna İsa Mesih’i tarif ederken üç unvan kullandı: (1) “sadık tanık,” (2) “ölüler arasından ilk doğan” ve (3) “dünyanın krallarının hükümdarı”. Bu üç unvan Mesih’in ilk gelişindeki yaşamı, ölümden dirilişini ve dünyanın Kralı olarak ikinci gelişini kapsıyor.
5-6Yücelik ve Kudret; bizi sevene, kanıyla bizi günahlarımızdan yıkamış olana – bizi bir krallık, Tanrısı ve Babası’na kahinler de yaptı – [yücelik ve kudret] sonsuzca O’na aittir. Amin!
İsa Mesih çarmıhta sevgiyle kanını akıtarak insanların günahları için kefaret sağladı. Musa’ya verilen kutsal Yasa şöyle diyor: Çünkü etin canı kandadır; ve ben onu mezbah üzerinde canlarınıza kefaret etmek için size verdim; çünkü candan ötürü kefaret eden kandır (Levililer 17:11, eski çeviri). Bunun için Mesih’in kanının dökülmesi gerekliydi. Her birimiz Tanrı’nın kutsal standartlarına aykırı olan davranışlarda bulunarak günah işledik (Romalılar 3:23). Mesih kanıyla Kendisine iman eden her insanı günahlarından arındırarak temiz kılar. Bu kurtuluşun getireceği bereketler büyüktür. Mesih ayrıca bütün inananlara Kendi krallığına ait olma ve kâhinlik görevinde bulunma hakkını verdi. İncil bir halk-ruhban sınıfı ayrımı tanımıyor.
Ayet 5-6’nın dediğine göre yücelik ve kudret sonsuzca İsa Mesih’e aittir. Fakat Yeşaya peygamber aracılığıyla Tanrı, Ben RAB’bim, adım budur, Onurumu bir başkasına…bırakmam. dedi (Yeşaya 42:8, Kutsal Kitap). İsa Mesih “bir başkası” değildir. Kendisi ebedi Tanrı Oğlu’dur. Kendisi RAB’dir. Bu gerçeği “Tanrısı ve Babası” ifadesinde de görüyoruz. Ebedi Tanrı Oğlu’na bir beden hazırlandı (İbraniler 10:5). Dünyada doğan insanî Mesih’in Tanrısı, Kendi ebedî Babasıdır.
7“İşte bulutlarla gelir. Her göz – O’nun bedenini delmiş olanlar da – O’nu görecek. Ülkenin tüm oymaklarıa O’nun için dövünecekler.” Evet, amin!
aÜlkenin tüm oymakları veya Dünyanın tüm kavimleri olarak çevrilebilir.
Bu ayette iki alıntı bulunuyor. İlk alıntı Daniel peygamberin yazılarından geldi:
Gece rüyetlerinde gördüm, ve işte, insan oğluna benzer biri göklerin bulutları ile geldi, ve Günleri eski olana kadar geldi, ve onun önüne kendisini yaklaştırdılar. Ve bütün kavmlar, milletler, ve diller ona kulluk etsinler diye, kendisine saltanat, ve izzet, ve kırallık verildi; onun saltanatı geçmiyecek ebedî bir saltanattır, ve kırallığı yıkılmıyacak bir kırallıktır. (Daniel 7:13-14, eski çeviri). [“rüyet” – “görüm”]
İkinci alıntı Zekeriya peygamberin yazılarından geldi:
Davut soyuyla Yeruşalim’de oturanların üzerine lütuf ve yakarış ruhunu dökeceğim. Bana, yani deştiklerine bakacaklar; biricik oğlu için yas tutan biri gibi yas tutacak, ilk oğlu için acı çeken biri gibi acı çekecekler (Zekeriya 12:10, Kutsal Kitap).
Peygamberlerin söyledikleri gibi Mesih ikinci gelişinde bulutlarla gelecek. Mesih İsrail’de çarmıha gerildi ancak bütün insanların günahlarının kefaretini sağlamak için canını feda etti. Dönüşünde özellikle İsrailliler, çivilerle ve mızrakla (Yuhanna 19:17-18, 34) deldikleri Mesih’i gördükleri zaman yas tutacaklar.
8Var olan, var olmuş olan ve gelecek olan, tüm kudrete sahip olan Rab Tanrı, “Alfa ve Omega Ben’im.” diyor.
Ayet 4-5’te “Var olan, var olmuş olan ve gelecek olan” unvanı Baba için kullanıldı. Bunun için ayet 8’deki sesi Baba’nın sesi olarak anlamamız doğru olacaktır. “Alfa ve Omega Ben’im.” sözleriyle tüm kudrete sahip olan Rab Tanrı ayet 5-7’de bulunan, Mesih hakkındaki sözlere onayını vurguluyor.
Ayet 6’nın dediğine göre, yücelik ve kudret sonsuzca İsa Mesih’e aittir. Ayet 8’in dediğine göre, tüm kudretin sahibi Rab Tanrı’dır. Bu ayetler birbiriyle çelişmiyor. İsa Mesih, ebedî Tanrı Oğlu’dur. Kendisi Baba ile Bir’dir (Yuhanna 10:30).
Ayet 9-13
9Mesih İsa’da olan sıkıntıda, krallıkta ve sabırda paydaşınız ve kardeşiniz olan ben Yuhanna, Tanrı’nın sözünden ve İsa Mesih’in tanıklığından dolayı Patmos olarak bilinen adada bulundum.
Patmos, Ege Denizi’nde bir adadır. Muhtemelen Yuhanna, İsa Mesih ile ilgili tanıklığından dolayı Roma İmparatorluğu tarafından cezalandırılarak Patmos’a sürgüne götürüldü. Vahiy kitabının ikinci ve üçüncü bölümlerindeki mesajlar, Patmos Adası’na yakın olan Ege Bölgesi’nde bulunan yedi topluluğa yazıldı. Muhtemelen Yuhanna bu yedi toplulukta hizmet etmişti. Hem Yuhanna’nın zamanında hem de bizim zamanımızda Mesih’e iman edenler bu tarz sıkıntılara uğramaktadırlar.
10-11Rab’bin gününde Ruh’ta oldum. Arkamda, “Gördüğünü kitaba yazıp yedi kiliseye – Efes’e, İzmir’e, Bergama’ya, Tiyatira’ya, Sart’a, Filadelfya’ya ve Laodikya’ya – gönder.” diyen, borazana benzer büyük bir ses işittim.
Yuhanna özel bir şekilde Tanrı’nın Ruhu’nun yönlendirişinde bulunarak borazana benzer büyük bir ses işitti. Bu ses, Yuhanna’nın kendisine vahiy edileni bir kitaba yazıp Ege Bölgesinde bulunan yedi kiliseye göndermesini istedi.
“Rab’bin günü” nedir? İncil’in sözlerine göre İsa Mesih haftanın ilk gününde ölümden dirildi (Matta 28). Yahudilerin “Şabat günü” haftanın son günüydü. Şabat’tan sonraki gün, yani yeni haftanın ilk günü, Pazar günüydü. Bunun için kiliseler Mesih’in ölümden dirilişinden beri Pazar günlerinde toplanıyorlar. Yuhanna Patmos Adası’nda sürgünde kaldığı halde, Mesih’in diriliş gününü anımsıyordu.
12Benimle konuşan sesi görmek için o tarafa döndüm. Döndüğüm zaman, yedi altın kandillik gördüm. 13Bu yedi kandilliğin arasında İnsanoğlu’na benzer biri vardı.
Yuhanna sesin geldiği tarafa baktığı zaman, yedi altın kandillik gördü. Yuhanna’ya sonra anlatılacağı gibi (ayet 20), bu yedi kandillik Ege Bölgesi’ndeki yedi kiliseyi simgeliyordu. “Yedi” sayısı Kutsal Kitap’ta “bütünlüğü” ifade ediyor. Çünkü Tanrı dünyanın yaratılışını yedi günde tamamladı. Yuhanna’nın mesaj göndereceği yedi kilise dünya çapında bulunan ve ilk yüzyıldan beri var olan bütün kiliseleri temsil ediyor. Yani, bu yedi kilisenin olumlu ve olumsuz nitelikleri yorumlanarak diğer bütün kiliselere çıkarılacak dersler olacaklar. Tanrı kiliselerin simgesi olarak kandillik kullandı. Çünkü bir kilise topluluğu Tanrı’nın isteğine göre yaşarsa, dünyaya bir ışık kaynağı olur.
Yuhanna bu yedi kandillik arasında “İnsanoğlu’na benzer” bir kişi gördü. “İnsanoğlu” Kutsal Kitap’ta çok önemli bir unvandır. Yukarıda okuduğumuz Daniel peygamberin yazdığı sözleri tekrar okuyalım:
Gece rüyetlerinde gördüm, ve işte, insan oğluna benzer biri göklerin bulutları ile geldi, ve Günleri eski olana kadar geldi, ve onun önüne kendisini yaklaştırdılar. Ve bütün kavmlar, milletler, ve diller ona kulluk etsinler diye, kendisine saltanat, ve izzet, ve kırallık verildi; onun saltanatı geçmiyecek ebedî bir saltanattır, ve kırallığı yıkılmıyacak bir kırallıktır. (Daniel 7:13-14, eski çeviri).
Kutsal Kitap’ta “İnsanoğlu,” Mesih’in bir unvanıdır. Mesih’in bir insan olarak gelmesi gerekliydi. Çünkü Kendisi bir insan olmadan insanların günahları için kurban olamazdı. Mesih ayrıca ilk atamız Adem’in sahip olup da kaybettiği dünya egemenliğini insan soyu adına geri almak için geldi. Bu da O’nun bir insan olmasını gerektirdi. “İnsanoğlu” olarak bu dünyada doğan ebedî Tanrı Oğlu, böylece Tanrı’nın bu dünya için asıl planını tamamlamaya geldi.
İsa, Kendisiyle ilgili olarak hem “Tanrı Oğlu” hem de “İnsanoğlu” unvanlarını kullandı:
Size doğrusunu söyleyeyim, ölülerin Tanrı Oğlu’nun sesini işitecekleri ve işitenlerin yaşayacakları saat geliyor, geldi bile. Çünkü Baba, kendisinde yaşam olduğu gibi, Oğul’a da kendisinde yaşam olma özelliğini verdi. O’na yargılama yetkisini de verdi. Çünkü O İnsanoğlu’dur. (Yuhanna 5:25-27, Kutsal Kitap)
Yuhanna İsa Mesih’i kiliselerin simgesi olan kandiller arasında gördü. Bugün de öyledir. Mesih, kilise toplulukları ışık versinler diye bugün sürekli onlarla ilgileniyor.
Ayağına kadar uzanan bir giysi giymiş ve göğsü altın bir kuşakla sarınmıştı.
Musa’ya verilen Yasa’ya göre İsrail’in Başkahini bir kaftan ve bir “hüküm göğüslüğü” giydi (Mısır’dan Çıkış 28:15,31). İsrail’in Başkâhini, vadedilen Mesih’i resmediyordu. Başkâhin olarak İsa Mesih, Tanrı ve insan arasında ebediyen aracılık edecek (İbraniler 7:21-28).
Ayet 14-20
14Başı ve saçları beyazdı; beyaz yapağı gibi, kar gibiydi. Gözleri ateşin alevi gibiydi.
Yuhanna ölümden dirilmiş olan İsa Mesih’i tarif ederken O’nun saçlarının beyazlığını üç kez vurguladı: “beyazdı; beyaz yapağı gibi, kar gibiydi.” Bu beyazlık Mesih’in kutsallığını resmediyor. Daniel peygamber buna benzer bir ifadeyi Baba ile ilgili olarak kullandı: Ben bakarken tahtlar kuruldu, eskiden beri var Olan yerine oturdu. Giysileri kar gibi beyaz, başındaki saçlar yün gibi apaktı. (Daniel 7:9, Kutsal Kitap).
Mesih’in gözleri “ateşin alevi gibiydi.” O’nun gözleri her kirliliği yok eder.
15Ayakları tav fırınında ateşlenmiş gibi parlak tunca benziyordu. Sesi çağlayan suların sesi gibiydi.
Mesih’in ayakları ateşte kızdırılmış tunca benziyordu. Tunç, Tanrı’nın ateşli yargılama işini simgeliyor. İkinci gelişinde Mesih dünyanın günahını yargılayacak. Mesih’in sesi “çağlayan suların sesi gibiydi.” Hezekiel peygamber de buna benzer bir ifade kullandı: İsrail Tanrısı’nın görkeminin doğudan geldiğini gördüm. Sesi gürül gürül akan suların sesi gibiydi (Hezekiel 43:2, Kutsal Kitap).
16Sağ elinde yedi yıldız vardı, iki ağızlı keskin bir kılıç ağzından uzanıyordu ve yüzü var gücüyle parlayan güneş gibiydi.
Ayet 20’de Mesih’in sağ elindeki yedi yıldız hakkında bilgi verilecek. Mesih’in ağzından uzanan iki ağızlı kılıç, O’nun sözünü simgeliyor. Bunu İbraniler 4:12 ayetinden biliyoruz: Çünkü Tanrı’nın sözü diri ve etkilidir. İki ağızlı her kılıçtan keskindir. Canı ve ruhu, eklemleri ve ilikleri birbirlerinden ayırana kadar delmekte ve yüreğin düşünceleriyle kanaatlarını sezinleyebilmektedir.
Mesih’in yüzü “var gücüyle parlayan güneş gibiydi.” İsa buradayken Petrus’u, Yakup’u ve Yuhanna’yı yüksek bir dağa götürüp onlara görkemini gösterdi. Orada İsa’nın yüzü yine aynı şekilde güneş gibi parladı (Matta 17:1-2).
17Onu gördüğüm zaman ölü gibi ayaklarının önüne düştüm. O, sağ elini üzerime koyup “Korkma! İlk Olan ve Son Olan, 18yaşamakta Olan Ben’im; ölüydüm ve işte sonsuzca yaşamaktayım. Amin. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları Ben’dedir.
Yuhanna İsa’nın öğrencisiydi. İsa’nın yanında yürümüştü ve yemek yemişti, O’nun yaptıkları mucizeleri görmüştü. Fakat aynı İsa’nın görkemiyle karşı karşıya geldiği zaman Yuhanna ölü gibi yığıldı. İsa sağ elini onun üzerine koyup “Korkma!” dedi. Aynı elinde yedi yıldız vardı (ayet 16). Rab İsa eliyle yıldızları tutarken her birimize dokunup cesaret ve güven verebilir.
Yeşaya peygamber aracılığıyla Tanrı şöyle konuştu: RAB, İsrail’in Kralı ve Kurtarıcısı, Her Şeye Egemen RAB diyor ki, “İlk ve son benim, Ben’den başka Tanrı yoktur” (Yeşaya 44:6, Kutsal Kitap). Kutsal Kitap’ın Eski Antlaşma yazılarında (Yeşaya peygamberin yazıları dahil) Tanrı’nın ismi (İbranicede יהוה ) büyük harflerle yazılan “RAB” kelimesine çevriliyor. Vahiy 1:17-18’de İsa Mesih, “İlk Olan ve Son Olan, yaşamakta Olan Ben’im.” dedi. İsa Mesih Kendisi hakkında İsrail’in Tanrısı’nın kullandığı unvanını kullandı. Çünkü ebedî Tanrı Oğlu İsa Mesih, RAB’dir. O’ndan önce olan biri yoktu. O’nun sonu da yok. O’na beden hazırlandı. Dünyamıza geldi ve kurban olarak günahlarımız için öldü. Mesih günahlarımız için kefaret sağladıktan sonra ölümden dirildi. Mesih insanlığını bırakmadan Babası’nın yanında tekrar görkemine kavuştu. Sonsuzca yaşamaktadır. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları O’ndadır. O’na iman edenler için ölüm korkusu kalmıyor:
Bu çocuklar et ve kandan paydaş oldukları için O da benzer şekilde aynı şeylerden pay aldı ki ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılsın ve ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca kölelik boyunduruğu altında kalanların hepsini salıversin. (İbraniler 2:14-15).
19Bunun için gördüklerini, olmakta olanları ve bunlardan sonra olmak üzere olanları yaz.
Vahiy kitabının düzeni bu ayette özetleniyor. Kitabın üç ana bölümü var: Yuhanna’nın Mesih’i görmesi (“gördüklerini” [Vahiy 1]), kiliselerin içinde bulundukları durumlara hitap eden mesajlar (“olmakta olanlar” [Vahiy 2-3]) ve kilisenin Mesih tarafından dünyadan alınmasından sonra olacak olaylar (“bunlardan sonra olmak üzere olanlar” [Vahiy 4-22]).
20Sağ elimin üzerinde gördüğün yedi yıldızın ve yedi kandilliğin gizi şudur: yedi yıldız, yedi kilisenin melekleridir ve yedi kandillik, yedi kilisedir.” dedi.
İsa’nın sağ elindeki yedi yıldız, “yedi kilisenin melekleridir.” Vahiy 2-3 bölümlerinde İsa, Yuhanna’nın her bir kilisenin meleğine bir mesaj yazmasını isteyecek. Bu meleklerin kimliğini nasıl algılamalıyız? “Melek” sözcüğünün esas anlamı “ulak”tır. İncil’de Grekçe “melek” kelimesi bazen insanî haberciler için kullanıldı (bkz. Matta 11:10; Luka 7:24; 9:52; Yakup 2:25). Bunun için ayet 20’deki melekler, Vahiy kitabının yazılarını Yuhanna’dan yedi kiliseye götüren insanlar olarak düşünülebilir. Bu bakış açısına göre ayet 3’te bahsedilen “okuyan” kişi bu kitabı bir kiliseye okuyan insanî bir ulak (“melek”) olabilir.
Ancak Vahiy kitabının diğer bölümlerinde “melek” sözcüğü nerede kullanıldıysa insanî ulaklar anlamında değil, göksel melekler için kullanıldı. Ayrıca, Vahiy 8:10-11; 9:1 ve 12:4 ayetlerinde melekler “yıldızlar” olarak tarif edildi. Buna göre, Mesih’in sağ elinde bulunan yedi yıldız ve Vahiy Kitabı’nın 2-3 bölümlerinde hitap edilen melekler kiliseler için sorumlu olan göksel melekler olabilir. Böylece bu meleklerin İsa’nın elinde olmaları ve O’ndan mesaj almaları, O’nun onlar üzerindeki yetkisini ve onların Mesih’in emirlerini kiliselerde yerine getirmeye hazır olduklarını gösterir.